Perşembe, Kasım 20, 2003

Diyarbakır, Yiğityolu Köyü'ne el verelim!



Öğretmen Rıdvan Sadık'tan mesaj geldi:

--------------------------------------------------------------------------------


----- Original Message -----
From:
To: "avniye.tansug"
Sent: Tuesday, November 18, 2003 6:07 PM
Subject: MERHABALAR...!


17.11.2003 / DİYARBAKIR


Öncelikle sizi bu denli rötarla rahatsız etme cür'etinde bulunduğum için anlayışınıza sığınarak özür diliyorum. Şu an Diyarbakır İline 45 km uzaklıktaki bir köy ilköğretim okulunda görevime devam ediyorum.

Şimdi anlayışınıza sığınarak ilk olarak Adıyaman'ın akabinde şu anda görev yaptığım okulu arz etmeye çalışacağım:

Size daha önce de telefonda arz etmiş olduğum üzere Adıyaman İli Kahta İlçesi Göçeri İlköğretim Okulunda 1998 yılı 24 Kasım'ında göreve başladım. 1960 'lı yıllarda 52 köy ve mezranın orta yerinde 25.000 insanın ikamet ettiği bir yerde Ziraat Meslek Lisesi adı altında temeli atılan , 1969 yılında inşaatı biten ancak gerek il ve ilçe merkezine uzaklığı ve gerekse de o tarihlerde böylesi bir yapılanmanın bölge itibariyle çok "lüks" bulunmasından dolayı okul 1994 yılına kadar gübre deposu, tütün deposu, evleri Atatürk Baraj Gölü altında kalan vatandaşların istihdamında kullanılmış, uzun bir süre de acı bir itiraf ki çevre köylerin hayvanlarının barınağı olarak kullanılmış.

Ancak 1994 yılında Ülkemizin İlk Taşımalı okulu ünvanını da alarak eğitim - öğretime açılmış. Ama sadece açılmış. Çünkü ben 1998 yılı itibariyle çevre bir okuldan geldiğimde okul tabir-i caiz olacaksa virane bir haldeydi. Öğrencilerimle beraber okulun 3. Katından hayvan gübresi temizlediğim günleri anımsıyorum şimdi tatlı bir buruklukla birlikte. Okulda eğitim araç-gereci namına bir şey olmadığı gibi kayıtlı 434 öğrencinin sadece ama sadece 198'i okula devam ediyordu.
Silsile yolu ile Valilik makamına kadar bürokrasi kapılarını yüzlerce kez aşındırdım. Ama 2 yıl içerisinde bir arpa boyu dahi yol gidemedim.
Geçen her saat , her gün, her ay zayıf ve eksik yetişen bir nesil anlamına geliyordu. Ben de bir eğitimci olarak biliyordum ki yıkılan bir binanın onarımı, hastalanan bir insanın tedavisi, kaybedilen bir servetin tedavisi belki mümkündü ama kimse giden zamanı geri getirmeye muktedir değildi . Geçen zaman öğrencilerimin eksik ve yanlış yetiştirilmesi anlamına geliyordu. Eksik ve yanlış yetişen nesillerin de biricik ülkemin başına tedavisi mümkün olmayan birer yara olacaklarını düşünüyor ve vicdan azabı ile karışık çaresizlik içinde kıvranıyordum.
Tüm bu düşüncelerden yola çıkarak 2000 yılının başlarında yurt çapında bir yardım kampanyası başlatma kararı aldım. Aklıma gelen, bulabildiğim, ulaşabildiğim her yeri ama her yeri mektup, faks, e-mail yağmuruna tuttum.

Yaklaşık 3 ay içerisinde çabalarım meyve vermeye başladı. Okuluma yardımlar gelmeye başladığında oturup çocuklar gibi ağlamıştım sevincimden. Çünkü öğrencilerim çikolataları, gofretleri tv reklamlarından tanıyorlardı sadece. Okula gelen muzu kabuklarıyla yemeye çalışan 7. Sınıf öğrencisi tahayyül edebilir misiniz? Peki ya henüz ilkokul 1. Sınıfta olduğu halde sabah henüz güneş doğmadan elinde ekmeğinin üzerine sürdüğü salça ile birlikte yarı uykulu gözlerle tütün kırmaya çalışan bir öğrenciyi? Hastalığı haricinde ki ölümcül hasta olmadan o da mümkün değildi ilçe ve il merkezini görebilme şansı olmayan çocukları canlandırabilir misiniz kafanızda? Çocuklarımı Adıyaman İl Merkezine minibüslerle sınavlara götürdüğümde çarpışan otolara bindirdiğimde oturup ağlamıştım çocuklar gibi.

Bu tablo içinde ilk etapta okuluma taşınan 34 köyde maddi imkansızlıklardan dolayı gönderilemeyen öğrencilerimi kazanmak için gönüllü öğretmenlerimle beraber köy köy dolaştım ve bütün öğrencilerimizi kazandık gelen yardımlarla. Velilerin kafasındaki gereksiz okul kavramı veya "şeytan mektebi" imajı yıkılmaya başlamıştı bu ziyaretlerle. Kısa bir süre sonra da tümüyle kayboldu gelişen diyalog ve işbirliği içinde.

Artık kız öğrencilerim okula gönderilmeye başlanmıştı. Üstelik 5. Sınıfı bitirir bitirmez deyim yerindeyse satılmıyorlardı , zoraki evlendirilmiyorlardı yüklü bir para karşılığında daha çocukken.
Sonuç olarak 2000 Mart / 2003 Temmuz tarihleri arasında gelen bu yardımlarla ;
-Okula gönderilmeyen ve bölgenin sosyo-ekonomik yapısı gereği erken evlendirilen 193'ü kız olmak üzere 397 öğrencimizi okula kazandırdık ve şu anda onların 19 tanesi Sağlık Meslek Lisesi öğrencisi.
-Okulumuza 10.645 kitabın bulunduğu halka açık bir kütüphane kurduk. Bu kütüphane ve açılan okuma- yazma kurslarıyla okur_yazarlık oranı % 9'lardan % 64'lere çıktı.
-Okulumuza en modern donanımla 1. Ve 2. Kademe olmak üzere 2 adt Fen Bilgisi Laboratuarı kuruldu.
-Yaptığımız müsamere ve sergilerle 1 fotokopi makinesi ve 3 adet bilgisayar aldık okulumuza.
- 2500 kitap, 1 tv, 160 civarında cd, 1 vcd ve diğer demirbaş eşyalarla okula tam donanımlı bir yabancı dil laboratuar kurduk. Üstelik oradaki büyüklerimizin deyimiyle bir köy okuluna.
- Gelen yardımlarla 35 sınıfın ısınma problemini çözmek için kalorifer sistemi kurduk.
- Bütün öğrenciler 3 yıl boyunca ne kitaba, ne kırtasiyeye, ne giyime tek kuruş para ödemediler. Zaten ödeyebilecek durumda da değillerdi.
Ve daha sayamadığım bir çok yenilik ve başarı ile okulumuz ilimizin ve ilçemizin en güzide okullarından biri haline geldi. Ve bütün bunlar sizin gibi eğitim gönüllüsü, eğitim dostu insanlar sayesinde gerçekleşti.
Bu zaman sürecinde 14 Anadolu Lisesi, 29 Sağlık Meslek Lisesi, 2 Eğitim Fakültesi, 1 Fen Lisesi, 6'sı Meslek Yüksekokulu'nda okuyan öğrencilerimiz oldu. Öğrencilerimiz 2002-2003 Eğitim ve öğretim yılında düzenlenen bilgi yarışmasında İlçe birincisi ve il ikincisi oldu 864 okulu geride bırakarak. Ve ben okulumdan gözü yaşlı ayrılırken 936 öğrencimin bu konudaki azim ve kararlılığını görmeye değerdi.

Sonuç olarak okulumu bölgede 8 yıl kalmanın verdiği tatlı yorgunlukla yepyeni ve enerji dolu genç bir kadroya teslim ederek D.Bakır'a geldim.
Ama şu anda bulunduğum okul Göçeri'den çok ama çok daha kötü ve herşey sil baştan. Kısaca anlatmaya çalışayım:

Öğrencilerimizin % 73'ünün evinde tv dahi yok.
Türkçe konuşabilmek büyük bir problem.
Öğrencilerin çantalarında ki çanta dediğim naylon poşetlerden ibaret kırtasiye namına hiçbir şey yok. Sadece bu öğretim yılında dağıtılan kitaplar mevcut.
Farklı renk ve büyüklükte ayakkabılarla okula gelen öğrencilerin sayısı azımsanacak gibi değil.
Okulun kayıtlı öğrenci sayısı 697, devam eden 534 öğrenci var.
Okul Karacadağ eteklerine kurulu olduğu için soğuk hava ve rüzgar biz yetişkinlerin bile kanını dondururken öğrencilerin üzerinde elbise namına bir şey yok.
Karacadağ sönmüş bir volkan olduğu için etraf simsiyah kayalara dolu ve bu yüzden tek karış arazi dahi yol tarım için. Bu yüzden velilerin hemen hepsi farklı bölgelere mevsimlik işçi olarak gidiyor, gitmek zorunda.
Okulda ve köyde su yok.


"Üşümüşsün Çocuk, Gördüm seni kar altında,
Buğusu Solmuş son Nefesini verirken,
Bingöl'den köye yürüyormuşsunuz abi kardeş,
Abin on yaşında sen ise sadece yedi...
Ilıcalar İlköğretim Bölge Okulu, yatılı...
Hafta Sonu Kabaçalı'ya yaya dönüyormuşsunuz,
Yol 25 km , iklim yaman...
Deşt Köprüsü'nde tipi bastırmış,
Köprü altına sığınmışsınız,
Sen Ferhat, abin serhat ve kuzen Cihan,
Ne üşüdünüz kimbilir çocuk...
Nasıl yandı ellerinizde tipi,
BİRBİRİNİZE SARILI BULMUŞLAR KÜÇÜCÜK CESETLERİNİZİ...
DAYAN ÇOCUK DAYAN, GÜZÜN, YAZA DÖNECEK YAKINDA...
HEP BÖYLE GİTMEZ YA BU ÜLKE...
MUSALLA TAŞLARINDAN, MUKAVVA KOVUKLARDAN, KÖPRÜ ALTLARINDAN, İNŞAAT KUYTULARINDAN KALDIRIP BAŞINI,
NEMLİ GÖZLERİNDEN ÖPMEK İSTİYORUZ...
TİNER TORBALARI YERİNE ELLERİNE ELDİVEN TUTUŞTURMAK İSTİYORUZ...
İSTİYORUZ Kİ AYAZDA DONMASIN AYAKLARIN,
İSTİYORUZ Kİ OCAKTA SÜTÜN OLSUN,
SOFRANDA KARNIN DOYSUN, DAYAN, DAYAN ÖLME ÇOCUK! AZ KALDI BAHARA....
SIK DİŞİNİ DAYAN ÇOCUK...!
HEP BÖYLE GİTMEZ YA BU ÜLKE, GÜN OLUR BU TİPİ DURUR ELBET,
DURMALI ÇÜNKÜ, AYDINLANMALI YARINLARIMIZ ....!
VE KİMBİLİR HİÇ TANIMADIĞIN BİRİLERİ,
GÜZEL TÜRKİYEMİN AYDINLIK YARINLARI NAMINA
SANA EL UZATIR , ÇEKER ALIR SENİ BU ZİFİRİ KARANLIKTAN...."


Kısacası durum bundan ibaret. Eğitimde fırsat eşitliğini avazımız çıktığı kadar bağırdığımız günümüzde bu çocuklara bu eşitliği sağlamak için kolları sıvadım şimdi ve sizin gibi büyüklerimin GÜZEL TÜRKİYEMİN yarınları adına yardımlarına, yönlendirmelerine ve desteğine ciddi manada muhtacım.

Şu ana kadar belirttiğim sebeplerden dolayı sizinle iletişime geçemediğim için tekrar tekrar özür diliyor; anlayış ve affınıza sığınıyorum ve bu şartlarda beni geri çevirmeyerek bu masum çocuklara ve okulumuza elinizdeki imkanlar dahilinde yardımcı olacağınıza dair taşıdığım derin inançla acele cevap beklerken, saygı ve selamlarımı sunuyorum size ve şahsınızda tüm vakıf üyelerine... 18.11.2003

Yiğityolu Köyü Mehmetçik İlköğretim Okulu Rıdvan SADIK
DİYARBAKIR ( Merkez )

E-mail : ridvansadik@ttnet .net.tr
Ev Tlf : ( 412 ) 237 18 34





Hiç yorum yok: