Perşembe, Ekim 21, 2004

Devrim ALTAYLI göndermiş:
info@e-creative.net

Web Oskarları Türkiye’den: e-CREATIVE AWARDS


Türkiye’nin ve Dünya’nın en kreatif web sitelerini seçmek üzere kurulan www.e-CREATIVE.net tüm web tasarımcılarını ortak bir platformda bir araya getiriyor. Brezilya’dan Çin’e kadar dünyanın en iyi 12 art direktörü (bu arada Türkiye’den Murat Birsel ve Yurtsan Atakan’ın da aralarında bulunduğu) jüri heyeti, her ay Dünya’nın en kreatif sitesini online ortamda belirliyor.

12 ay sonunda Dünya’nın en iyi web sitesinin belirleneceği e-CREATIVE.net’te her ay yüzlerce web sitesi yanında, bu sitelerin yapımında emeği geçen tasarımcı ve programcıların tanıtılmasına olanak sağlanıyor.

4 ay önce yayın hayatına geçtiği halde ayda 60 bin tasarımcının ziyaret ettiği bir web sitesi haline gelen e-CREATIVE.net, dünyanın en prestijli web yarışmalarından biri olmayı başardı.
Türkiye’yi web tasarımı alanında söz sahibi yapan e-CREATIVE.net, Türkiye’nin ve Dünya’nın en kreatif sitelerini bir arada görme imkanı sağlıyor. Moda, otomobil, eğlence, spor gibi konu başlıkları altında kategorize edilen e-CREATIVE.net’te web siteleri ayrıca tasarımlarına ve renklerine göre de sınıflandırılıyor. Tasarımcılar, üye kayıtlarını “desing studios” veya “freelance” olarak belirleyerek tüm dünyadaki müşterilerine tasarımları ile ulaşıyor.

Özellikle yeni web tasarımcılarına yol göstermesi bakımından da çok yararlı bir adres olan sitenin forum bölümünde ise; sinemadan, fotoğrafa, tasarımdan çizgi romana kadar ilgili konuların meraklıları kendilerine ilham veren her şey hakkında fikirlerini paylaşıyor.

"Turkey’s" bölümünde ise sadece Türk web tasarımcılarının seçkin web sitelerini bir arada görmek mümkün.

“Special Links” bölümünde sadece Türkiye’nin tanıtımına yönelik sitelere yer vererek ülkemizin tanınması yönünde de önemli bir misyon üstleniyor.

"Sadece ilham verenler" sloganıyla yola çıkan e-CREATIVE.net ekibi "Benim tasarımlarım da ilham verir" diyen tüm amatör ve profesyonellerin çalışmalarını bekliyor.

www.e-CREATIVE.net


Çarşamba, Ekim 06, 2004

Alfons Karabuda'nın uğraşları ve
"Kahve ve Sanat"...

Çok yönlü bir "creative" Alfons Karabuda. Beste yapar, spor yapar, sanat ile uğraşır. "İnsan'ın annesi ve babası Güneş ve Barbro Karabuda olursa başka türlü nasıl olabilirdi ki?" denilebilir tabii.

Alfons, Stockholm'de yaşar. Karısı Helen bir balerin. Emil ve Elin adında 2 çocukları var. "Naomi" stüdyosunun adı: http://www.algonet.se/~naomi/about.html

Son yıllarda uğraşları arasına "Alfons' CoffeShop" u ekledi. Burası sanat yuvası bir "kafe". Ben daha hiç görmedim ama atmosferini "hissediyorum". Bugün yeni web sitesinin adresi geldi, girdim ve çıkamadım. Tavsiye ederim, siz de ziyaret edin:

http://www.alfonscoffeeshop.se

Yalnız, bu sitenin ziyaretçilerinin "edilgin" kalmayıp, "etkileşim"i iyi bilmesi gerekiyor. Adeta bir "origami" ortamında, farenizi sürekli ekranda dolaştırıp, neyi nereden tıklarsanız, "dahasını" görebileceğinizi araştırmanız gerek. Sitenin tasarımcısı belli ki çok zeki ve çok yaratıcı. Ziyaretçinin de "ondan aşağı kalmaması için" sabırla tıklamayı sürdürmesi şart. Ödüller mi? Bir tanesi yukarıda işte, içinde "Türk Kahvesi"nin de bulunduğu menü. Menünün sayfalarını elinizle çevirebiliyorsunuz, sakın bir kere görünce orada bırakmayın!
Fondaki harika bir Fransız "şansonu" cabası...

"Sanat ile kahve" bir arada ancak bu kadar olur diye düşünüyorum.
Alfons, haftanın belli günlerinde orada söyleşiler de düzenliyormuş bu konuda...
Yolu Stockholm'e düşenleri kıskanıyorum açıkçası şu aralar...

Bu da Alfons'un Yöneticileri arasında olduğu "Swedish Art Grants Committee"nin web sitesi:
http://www.konstnarsnamnden.se/




Cumartesi, Ekim 02, 2004

Mimarlık Müzesi’nde


"Kubbelerde Yüksek Ökçeler" sergisi açıldı.



Küratör: Derya Nüket Özer

Mimarlık Müzesi yeni sergisinde, Türkiye’nin öncü kadınlarının verdikleri mücadelenin heyecan verici bir örneği olan Cahide Tamer’in arşivinde yeralan fotoğraflara ve kendisi ile yapılan bir söyleşiye yer veriyor. Cahide Tamer (1915-...), Cumhuriyet’in kuruluşunun hemen ardından yaşanan pek çok gelişmeye katkıda bulunan “ilk”lerden. Türkiye’nin ilk kadın mimarlarından birisi. Dahası, o dönemlerde Türkiye’de yeni gündeme gelen tarihsel yapıların onarımı konusunda çalışan ilk mimarlardan. Korumacılık mevzuatının yeni oluştuğu, restorasyon tekniklerinin yeni keşfedildiği yıllarda “restorasyon şiir yazmak gibidir” diyen Cahide Tamer, Yedikule, Rumelihisarı, Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı gibi pek çok önemli onarımlara imza atmış. Tamer’in önemli bir özelliği de çok iyi bir arşivci olması. Yaptığı bütün işlere ait resmi yazışmalar, çizimler ve fotoğraflara evindeki arşivinde ulaşmak mümkün. Bunların bir bölümü hazırladığı kitaplarda da yayımlanmış...


Topkapı Sarayı, Cariyeler Hastanesi'nden dolap kapağı.

"Cariyeler Hastanesi'ne keşif yapmaya gitmiştim, ölçü alırken bu dolap kapağı ilgimi çekti. Bembeyaz boyalıydı, üzerine çocukların defterlerine yapıştırdıkları çıkartmalardan süsler yapılmıştı. Ben de konstrüksiyonu açısından altına bakmak istedim, yanımdaki çakı ile biraz kazıdım. Bir de baktım altından yaldız çıkıyor. Biraz daha kazıdım, yaldız , boya müthiş. Hemen müdürümüz Tahsin Öz'e gittim. Hemen geldi, yerinden çıkaralım, inceleyelim dedi. Boya temizlenince altından nefis bir dolap kapağı çıktı. Sonra UNICEF bunu kartpostal yapmış"...

Cahide Tamer Arşivi
(Sergi icin resmin uzerine tıklayınız)






“Üç Belge: Padişah Tapusundan Şayeste Hanım'ın Duvarına”
sergisi sürüyor...


Hazırlayanlar: Derya Nüket Özer, Tufan Sağnak

Osmanlı dönemine ait üç belgenin yer aldığı sergide Preveze’deki Hazine’ye ait bir çiftliğin Sultan 2. Abdülhamid’in üzerine geçişini belgeleyen tapu ile kendi halinde iki hanıma ait bir yapı izin belgesi ve harç belgesi yer alıyor.

Sözü edilen tapu...

2. Abdülhamid, kendi adına mülk sahibi olan ilk Osmanlı padişahı idi. Musul, Kerkük, Filistin, Doğu Anadolu, Çukurova ve Balkanlar’da çok sayıda araziye sahip olmuştu. Mimarlık Müzesi’nde yayımlanan 1892 tarihli tapuda da belirtildiği gibi bu mülkler “kız ve erkek çocuklarına eşit olarak” miras kalıyordu. 1930’larda Musul ve Kerkük’teki arazileri için mücadele veren Osmanlı hanedan üyelerinin elinde, bazı kaynaklara göre 50.000 adet tapu bulunuyordu. Pek çok tarihçiye göre 2. Abdülhamid ulusal hareketlerin Osmanlı İmparatorluğu’nu tehdit ettiği, Filistin’de bir Yahudi devletinin kurulmaya çalışıldığı, İngilizlerin Irak’taki petrol kaynaklarına göz diktiği o dönemde Osmanlı topraklarını kişisel tapusuyla koruma altına almaya çalışmaktaydı.

Şayeste Hanım'ın duvar onarım ruhsatı...

Sergide yer alan 1922 tarihli Yapı ve Onarım İzin Belgesi, evini bir duvarla çevirmek isteyen Şayeste Hanım’a ait. Formun içerdiği başlıklar, arkasında basılı olarak yer alan Ebniye (Binalar) Yasası’nın ilgili maddeleri, yeni oluşmaya başlayan mimari terminolojide “resm-i mücessem” (üçboyutlu görünüm) ve “pianta” (plan) sözcüklerini yan yana gelişi ve kalfanın resmini koyma zorunluluğu belgenin ilginç yanları.

Habibe Hanım'ın harç muafiyeti...

Son belge ise, yoksulluğu nedeniyle yapacağı küçük bir inşaat için ödemesi gereken harçtan muaf tutulmak isteyen bir hanıma verilen olumlu yanıtı içeriyor.

Padişahın Tapusundan Şayeste Hanımın Duvarına” sergisinde yer alan belgeler Şehmuz Dirim koleksiyonundan sağlanmış, çevriyazımı Şinasi Acar, günümüz Türkçesi’ne Derya Nüket Özer ve Tufan Sağnak tarafından çevrilmiş.

Mimarlık Müzesi’nde ayrıca; Cumhuriyet Dönemi Türk Mimarlığı ile Pullar ve Mimarlık sergileri de sürmekte.

Ayrıntılı bilgi için tıklayınız:
http://www.mimarlikmuzesi.org/