Salı, Ekim 31, 2006

MEHMET SUCU YAZMIŞ BUGÜN: "Bu kuşak bir başka kuşak"

"ENTERNET" / MEHMET SUCU
Cumhuriyet, 31 Ekim 2006
---------------------------------------------------------------------------------
(Bu yazıda anlatılan "kuşak" aslında hallice geniş bir kesimi kapsıyor. Ama eminim "-Hah, işte tam da '68'i anlatmış" diyenler daha fazladır -benim gibi- belki... "d kuşağı" = "dinozor" eskiden olumsuz bağlamlar içerirdi, "yeniliğe direnç" gibi...
Kimler üstüne alındı, kimler alınmadı, kimler alınanlara alınacak, kimler hiç aldırmayacak bilemem. Ama ben bu yazıyı çok önemsedim ve Sayın Sucu burada kullanmam için izin verdi, içten teşekkürle- A.T.)
---------------------------------------------------------------------------------
Bu kuşak bir başka kuşak

Her şeyden önce onlar mütevazı bir kuşak... Gelişmeye karşı koymadılar, aksine hep açık oldular, sadece yozlaşmaya karşı durmaya çalıştılar. Dürüst olmak adına, öğrendikleri değerlerden ödün vermemek adına dinozor diye suçlanmayı göze aldılar.

Dünyayı değiştirmek istediler. Daha güzel, daha insanca yaşamak, daha mutlu olmak istediler. Geleceğe bağlandıkları idealleri oldu. Bu idealler için kavga ettiler ve ediyorlar.

Hiçbir zaman tatminsiz olmadılar. Yetinmeyi bildikleri gibi istemeyi de ihmal etmediler. Sınırsız bir özveriyle yardımseverliğin ne olduğunu gösterdiler.

Hemen hiçbiri, hiçbir zaman içindeki çocuğu öldürmedi. Muzip bir hınzırlıkla eleştirdiler ve eleştiriyorlar. Hayatın her adımında yaşadıklarını sorguladılar.

Küreselleşmeci değil enternasyonalizmden yanaydılar. Irkçılığa, her boydan milliyetçiliğe karşı dünyanın emekçilerinin eylem birliğini savundular.

Örgütlü olmanın erdemini hep üstün tuttular. Bireyciliğin sekter bir tavır olduğunu vurguladılar. Yeraltında veya yasal mutlaka bir örgütle bağları oldu. Kendilerine ait zamanı bencilce kullanmak yerine kitlesel eylemlerde yer almak onları hep daha çok mutlu etti.

İnterneti siteler içinde daldan dala gezinmek yerine örgütlenmek için kullanmayı da ilk kez onlar denedi.

Dağlarda tek tek ateşleri ilk onlar yaktı. Barikatları ilk onlar kurdu. İnandıkları gibi yaşamayı ilk onlar felsefe edindi.

Emekten yana olmak, halktan yana olmak, emperyalizme karşı olmak en önemli üç kıstasları oldu. Onlar çok politize bir kuşak. Kitaplar üzerine tartışmak, özeleştiri istemek ve vermek gündelik yaşamın olmazsa olmazı onlar için.

Aşk ise politik kavgaların gölgesinde yaşanan şiddetli bir duyguydu. Ancak yaşama hep sevgiyle, tutkuyla bağlıydılar. Daha insancıl, daha yaşanılır bir dünya için çabaladılar. Geleceği kurtaracak olan onlara göre hiçbir zaman para olmadı. Gelecek sadece elbirliğiyle savaşarak daha güzel olabilirdi.

Bu kuşak aslında belirli bir yaş grubunu da temsil etmiyor. Onlara biz 'd kuşağı' diyelim. Yani dinozor kuşağı.

Dinozor birçoklarına göre küçümseme içeren bir kelime.. ancak aslında bize dayatılan yeni yoz yaşam biçimine karşı duran bir avuç insanı tanımlayan bir terim.

Her ne kadar büyüklerimiz dinozorluğu kendilerine ait bir tanım olarak kullansalar da.. hemen her yaş grubundan bu kuşağa mensup insan bulmak çok olası. Kalkın bir çevrenize bakın.. onlardan çok göreceksiniz. Onlardan biri belki bir köşede oturmuş sessizce kitap okuyordur. Belki Taksim'de düzenlenen bir eylemde bağırıyordur. Ya da hemen yanı başınızda sessizce yürüyordur.

Hâlâ birini göremedinizse ve bu gazetede bu yazıyı okuyorsanız en yakındaki aynaya bakın, onu tanıyacaksınız.

Hiç yorum yok: