Cumartesi, Eylül 07, 2002

“Sarıkız”ı görmeden geçmeyin...




Haftaya Cuma (23 Ağustos), Edremit’in Çamlıbel Köyü’nde yapılacak bir şenliğe davetlisiniz! Daveti yapan Çamlıbel Köyü halkı ile Tuncel Kurtiz. O gün, kazanlarda etler, keşkekler, pilavlar pişecek, patatesler kızaracak, aşureler kaynatılacak ve Cuma öğle saatlerinde tüm köye ve yolu oralara düşen herkese açık sofralar kurulacak... Ağustos’un son günlerinde yapılan, geleneksel bir hayır yemeği bu. Bu gelenek, şimdi 22 Ağustos’ta başlayıp, 3 gün sürecek olan bir şenliğe dönüştürülüyor. Dönüştürenler de, bir süredir kentte yaşamaktan vazgeçip, bu köydeki Zeytinbağı Oteli’nde yaşayan Tuncel Kurtiz ile Zeytinbağ ekibi. Homeros’un İliada destanını on yılda tamamlanacak bir film ile yeniden yorumlamayı planlayan Kurtiz, geçen yıl çekilen ilk bölüm; “Sarıkız”ı da, o akşam katılanlara gösterecek. Gelen bültende, “ressam-heykeltraş Yavuz Tanyeli 3 metrelik bir meşe ağacını heykele dönüştürecek, ressam Muzaffer Akyol ve Bediş köyün duvarlarına çocuklarla birlikte resimler yapacak, Cihat Aşkın keman, Reyent Bölükbaşı çello ile Bach'dan Vivaldi'ye, Refik Fersan'a doğru dolaşacaklar, Sema taş plak sesi ile tangolarını söyleyecek. Ali Perret caz piyanosu ile eserlerini seslendirecek” deniliyor.

“Sarıkız”ı İnternet’te biraz araştırdım. Nazan Özcan’ın Radikal’de yazdığı bir haberi kaynak alan “Kamera Arkası” sitesinde epey bilgi verilmiş. “Oyuncu Tuncel Kurtiz ilk belgeseli ‘Çamlıbel'de Bir Hayır’ı, TRT'nin Genç Sinemacılar'ı için çekti” diye başlayan sayfa -özetle- şöyle devam ediyor: “...Balıkesir'in Edremit ilçesinin Çamlıbel köyünün meydanı bir kalabalık bir kalabalık... O kalabalık arasından bir de ellerinde kameralar, ses aletleri taşıyan bir ekip var. Yapılan ‘hayır işi’ Kaz Dağı'nda yaşadığına inanılan Sarıkız için senelerdir aksatılmadan kotarılıyor. Çamlıbel köyündeki herkes bütçesi neye yeterse o kadar yardımda bulunuyor... köyün kadınları iki gün bu yemekleri pişiriyor. Cuma günü de hem köydeki hem de civardan gelen herkese bu yemekler ikram ediliyor... Gelelim Sarıkız'a... Hakkındaki riyavetler muhtelif. Bir iftiraya uğrayınca babası onu Kaz Dağı'nın tepesine götürüp bırakmış. Ziyarete gittiğinde kızından su istemiş. Sarıkız da Kaz Dağı'nın tepesinden eğilip bir eliyle Edremit Körfezi'nden bir eliyle de Saroz Körfezi'nden su getirince babası onun ‘farklı’ olduğunu anlamış. Sarıkız'ın hikâyesi böyle. Kurtiz de ‘Kısa güzeldir, kısa zordur, kısada bambaşka bir tat vardır.’ diyor... Yönetmen ‘hayır'ı biraz daha günümüze uyarlamış bir şekilde anlatıyor. ‘Bu bir imece, yazın bitip hasatın toplanmasından sonra yapılan bir yakarı, Tanrıya bir teşekkür aslında. Ben aslında ortaklaşa yaşamın hikâyesini çekiyorum... Bu benim İlyada'mın başlangıcı oluyor".

“Sarıkız” efsanesinin geniş biçimde irdelendiği bir kaynak; “Tahtacılar.com”. “Kazdağı ve Sarıkız Efsaneleri” başlıklı incelemesinde, Doç. Dr. Ali Duymaz “Sarıkız”ın tam altı değişik öyküsünü derliyor, Metin Karadağ da bir başka bunları karşılaştırıyor. Duymaz, aynı konuda Balıkesir Üniversitesi’nin web sitesinde de bir araştırma yayınlamış...

Son olarak, 16 Eylül 2000 tarihli Milliyet’te Edremit Meydanı’na dikilen “Sarıkız” heykeli hakkında bir haber. Başlık: sayfada“Sarıkız’ın namusu ortada kaldı”...

Tıklayın!

YAYIN: 15 Ağustos 2002, Milliyet Kültür ve Sanat Eki

Hiç yorum yok: