Pazar, Şubat 19, 2012

WILHELM CARLSSON'A KRAL'DAN MADALYA!

Tarihimiz ve müzelerimiz türlü "madalya" ile dolu...
Keşke kültür ve sanat tarihimiz de öyle olsaydı...
Kültür ve sanat insanlarını yaşarken ödüllendirmek ise ayrı bir kültür olsa gerek!
Bizde genellikle onlar gittikten sonra "ah-vah" edilir. Eminim şu anda geleneksel kitle iletişim yayınlarının arşivlerini kurcalasak, belli bir yaşa gelmiş sanatçıların yaşam öykülerini içeren malzemenin bir kenarda hazır tutulduğunu görürüz. Nedeni de "o an" gelip çattığında diğerlerinden önce o içeriği hemen "yayına girmek" içindir.

İsveç, kültür-sanat üretimini akıllıca desteklemeyi bir devlet politikası olarak benimsemiş toplumlara iyi bir örnek.

Kral Gustav ve Wilhelm Carlsson- İsveç Kraliyet Sarayı
Kraliçe ödül diplomalarını veriyor...
İşte kadim dostumuz, Türkiye Cumhuriyeti'nin taze vatandaşı, İsveç'in medar-ı iftiharı Wilhelm Carlsson'a İsveç Kralı'nın verdiği madalya da bunun son örneklerinden. Carlsson, daha geçen ay Uppsala Üniversitesi'nde  "Operanın Ordinaryüs Profesörü" olarak ödüllendirilmişti. Bundan bir hafta önce, 16 Şubat, 2012'de de İsveç Kralı Gustav, diğer bir grup sanat, kültür ve bilim insanı ile birlikte dostumuza da bir altın madalya verdi.


Litteris et Arbitus

Kral bunu yaparken, Kraliçe de aynı kişilerin bu ödüle ilişkin "Diploma"larını veriyordu

Denize Karabuda ve Wilhelm Carlsson sarayda!
Carlsson'un aldığı madalya "Litteris et Artibus" ("Bilim ve Sanat"ın Latincesi) kategorisinde. İlk kez Kral Charles XV tarafından 1853'de çıkarılan bu madalya, başta müzik, drama ve edebiyat olmak üzere sanat alanında üstün başarıları ve katkıları olanlara veriliyor. Bir yüzünde "Litteris et Arbitus" yazısı, diğer yüzünde kralın resmi bulunan bu madalya, kime veriliyorsa onun adı da çepere yazılıyor. Aynı törende bu madalya ile ödüllendirilen Anders Paulsson, madalyasının ayrıntılarını evire çevire blogunda görüntülemiş. Meraklılar bu fotoğrafları da şu bağlantıdan görebilir!

Şimdiii... Bu içeriği -izin aldıktan sonra- böyle uzun uzun kaleme almamın aslında başka bir nedeni daha var! Bu havadisi ilk kez bizlerle paylaşan Denize Karabuda, tıpkı eşi Wilhelm gibi övünmekten hiç hoşlanmaz. O yüzden bu haberi de Türkiye'ye iletirken yalnızca dostları ile paylaşmıştı. Bu yüzden bizim ülkede pek haber konusu da olmadı sanıyorum. Oysa Carlsson'un geçenlerde aynı zamanda Türk vatandaşı da olmak istemesi üzerine Türk basınında çıkan haberlerin haddi hesabı yoktu! Bu haber de bizim basına yansımış olsaydı acaba nasıl başlık atılırdı? İlk aklıma gelen şu oldu:
"Türkiye Seninle Gurur Duyuyor!"
Hani bazı iyi biten maçlardan sonra olduğu ya da "Türk Bilim Adamının Başarısı!" türünden  haberlerde alışılageldiği gibi.
Yanılıyor muyum? ;)

Hiç yorum yok: