Salı, Ocak 19, 2016

“Tarihin Sonsuzluğunda: Notre Dame De Sion 160 Yaşında” Sergisi

Notre Dame de Sion, kuruluşunun yüz altmışıncı yılını “Tarihin Sonsuzluğunda: Notre Dame de Sion 160 Yaşında” adlı bir sergiyle kutluyor. Okulun eski öğrencilerinin kurmuş olduğu NDS’liler Derneği’nin girişimiyle; Vildan Gülçelik, Dürin Ababay Kariyo, Emine Perviz Erdem-Genpa, Habbib Pişan, Ayşin Arca-Tura Turizm ve Ahmet Kozikoğlu-Vista Turizm’in desteğiyle hazırlanan sergi 20 Ocak-12 Mart 2016 tarihleri arasında, okulun sergi salonunda gezilebilecek.
Notre Dame de Sion, yüz altmışıncı yılında tarihin sonsuz akışına bu sergiyle bir kayıt daha düşmeyi hedefliyor.
Serginin küratörü Saadet Özen anlatıyor:
“Sergide, yüz elli kadar fotoğrafın yanı sıra yüz civarında öğrenci defteri, ders kitabı, kıyafet, okulun kendine has geleneklerini yansıtan ödül taçları, kuşaklar, kordonlar tarihî bir perspektifle ziyaretçilere sunulacak.
160. yıl sergisinin temeli, bundan on yıl önce, 2006’da, okulun yüz ellinci yılında yapılmış olan çalışmalara dayanıyor. O tarihte NDS’liler Derneği dönüm noktası sayılabilecek bu yıl dönümünü kurumun geçmişiyle yeni bir bağ kurmak için bir fırsat olarak görmüştü. Notre Dame de Sion, Fransa dışındaki ilk okullarından birini 1856’da, İstanbul’da, o dönemdeki adıyla Pangaltı’da açmıştı. Kuruluşunun yüz ellinci yılında okul hâlâ aynı yerdeydi. Okul on dokuzuncu ve yirminci yüzyılın keskin dönemeçlerinde varlığını ve büyük değişimlerden geçmiş olmasına rağmen imgesini nasıl koruyabilmişti? Bu soruya cevap arayan mezunlar Roma’da ve Fransa’da bulunan NDS arşivlerine gitmiş, okulun eski öğretmen ve öğrencileriyle görüşmüş, ayrıca mektup, fotoğraf, karne, kıyafet gibi malzemeyi bir araya getirmişlerdi.
Bu çalışmalarla sadece kurumun tarihiyle değil Osmanlı ve Türkiye tarihiyle de ilgili değerli bilgilere ulaşılmış, okulun geçmişinin ancak bu büyük çerçevenin içinde anlam kazanacağı anlaşılmıştı. Bu çabalar 2006 yılında bir kitap (Saadet Özen, Notre Dame de Sion, 150 Yılın Tanığı, Yapı Kredi Yayınları), bir belgesel (Çalıkuşları, Notre Dame de Sion’un Çocukları, yön. Can Dündar) ve bir sergi (küratör Sadık Karamustafa, Yapı Kredi Sermet Çifter Salonu) ile sonuçlanmıştı.
Çalışmaları üstlenenler, eskiye ait her tür izin - resmî belgeler kadar bireysel anılar, gündelik eşya vb.- geçmişin yeniden kurgulanmasında aynı derecede paya sahip olabileceğini görmüşlerdi. Bu doğrultuda NDS’liler Derneği kendi içinde düzenli bir arşiv oluşturarak bilgi ve belge toplamaya devam etti. Bunun yanı sıra Paris’te bulunan NDS arşivlerinde tekrar bir araştırma yürütülerek eldeki bilgiler zenginleştirildi. 160.yıl sergisi temel olarak bu yeni bilgilerin ışığında, tarihle yeni yaklaşımlarla hazırlandı. Yeni elde edilmiş olan bilgi ve malzemenin yanı sıra 2006’da yapılan çalışmalar sırasında kendileriyle görüşülmüş, kimi vefat etmiş olan okul mensupları da görüntü ve sesleriyle sergi salonunda yerlerini alacaklar.”
-Sergi, 20 Ocak’tan 12 Mart’a kadar (pazar günleri hariç) her gün saat 11.00-18.00 arası; gösteri ve konser günleri ise saat 20.00’ye kadar gezilebiliyor. 
Serginin küratörü ve "Yüz Elli Yılın Tanığı Notre Dame de Sion" kitabının yazarı Saadet Özen de 24 Şubat 2016, Çarşamba günü, saat 15.30'da, sergi mekanında bir konferans verecek ve sergiyi gezdirecek. -

Pazartesi, Ocak 11, 2016

MESLEKTE İZ BIRAKANLAR: ALİ GEVGİLİLİ'NİN 78. YAŞI KUTLANIYOR!

14 Ocak 2016, Perşembe günü, saat 14.00’te Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) düzenlediği Meslekte İz Bırakanlar toplantılarının onaltıncısında, usta gazeteci–yazar Ali Gevgilili’nin çalışma hayatı ve kitapları ele alınacak ve 78. yaşı kutlanacak...

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği Meslekte İz Bırakanlar toplantıları devam ediyor. Bu toplantıların 16.’sıTürkiye Gazeteciler Cemiyeti Üyesi, Basın Şeref Kartı Sahibi, -şu sıralar sağlık sorunu nedeniyle ABD'de bulunan- Ali Gevgilili'ye ayrıldı. Toplantı, 14 Ocak 2016, Perşembe günü, 14.00’te Cağaloğlu’nda bulunan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Burhan Felek Konferans Salonu’nda yapılacak.
ONU KİMLER ANLATACAK?
Toplantının moderatörlüğünü Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto ve Başkan Vekili Vahap Munyar üstlenecek. Toplantıya; 1 Şubat 1979 yılında öldürülen Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) önceki Başkan Vekillerinden Abdi İpekçi’nin kızı Nükhet İpekçi, Dış Politika Yazarı Sami Kohen, Gazeteci-Yazar Yaşar Aksoy, Şair –Yazar Prof. Dr. Cevat Çapan, Ali Gevgilili'nin kızı, şair Elif Gevgilili konuşmacı olarak katılacak.

ALİ GEVGİLİLİ KİMDİR?
1938 yılında İzmir’de doğdu. İzmir Özel Türk Koleji ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde eğitim gördü. Mesleğe 1954 yılında Ege Ekspres'te başladı. Yeni İstanbul, Vatan gazetelerinden sonra 1963'de Milliyet'e girdi. Burada "Günlük" başlığıyla köşe yazılarını uzun yıllar sürdürdü, forumlar yaptı, iktisat sayfasını yönetti. Abdi İpekçi'den sonra bir süre başyazarlık, İ.Ü. İletişim Fakültesi yüksek lisans programlarında öğretim üyeliği yaptı. Akademik ağırlıklı yazılarından başka sinema eleştirmenliğiyle de tanındı. Yedinci Sanat, Yeni Dergi, Milliyet Sanat Dergisi başta olmak üzere birçok dergide sinema yazıları yayınlandı. Basın Şeref Kartı taşıyor. 
Yayınlanmış eserleri: Atatürkçü Dış Politika, NATO ve Türkiye, Türkiye'de 1971 Rejimi, Tarım Toplumundan Sanayi Toplumuna Geçiş Aşaması, Yükseliş ve Düşüş, Türkiye'de Yenileşme Düşüncesi, Sivil Toplum, Basın ve Atatürk, Çağını Sorgulayan Sinema, Türkiye'de Kapitalizmin Gelişmesi ve Sosyal Sınıflar.

 

Salı, Ocak 05, 2016

M. ŞEHMUS GÜZEL'DEN: "PARİS'İN NABZI METRODA ATAR"!

Yeni Yıl'ın bu ilk yazısı, yeni yıldan bir iki gün önce, "paylaşılmamak" kaydı ile bana yollanmış bir "armağan" hakkında olacak ama artık onu sizlerle de paylaşmam serbest!

Bu çok ilginç bir armağandı. Tıpkı ressamının "bitti" dediği bir resme ilk kez bakmak,  bestecisinin "tamamdır" dediği bir müziği ilk dinleyen, bir dostunuzun yeni doğan bebeğini ailesinden sonra ilk kez gören olmak gibi duygular uyandıran bir armağan! 
Son benzetiyle yola devam edersek, onu gönderen zaten "çok çocuklu" olup,  daha önceleri Web'de Kültür Sanat'a da ilginç içerikleriyle "armağanlar" yollamıştı: M. Şehmus Güzel

Ne rastlantı ki ilk armağanı da sekiz yıl önce gene bir yılbaşı arefesinde gelmişti... Paris'te yaşayan Sayın Güzel ile bugüne kadar hiç yüzyüze tanışmadık. Internet üzerinden tanışmamız ise, sevgili Güneş Karabuda ağabeyin, Yaşar Kemal fotoğrafları sergisi için Paris'e gidişimizin ardından yazdığım bir yazıdaki alıntı vesilesi ile olmuştu.

Eh, bu takdimden sonra -onu tanımayan ama yukarıdaki bağlantıları tıklayanlar- onun kim olduğunu çoktan görmüşlerdir... Tanıyanlar ise zaten sözünü ettiğim armağanın ne olduğunu anlamışlardır. 
Evet, "Paris'in Nabzı Metroda Atar"dan sözediyorum. Şöyle bir e.posta mesajına ekli olarak geldi:

"...Uzun zamanlar öncesinde iletişim kurmuş, birkaç yazımı sitenizde yayınlamış, okuyucularınızla paylaşmıştım. Yaklaşan yeni yıl vesilesiyle, geçmiş yılların kiminde yaptığım gibi, yeni yıl armağanı olması arzusuyla bir e-kitap hazırladım: PARİS'İN NABZI METRODA ATAR. 
...Hakiki bir kitap gibi yayınlanacak biçimde, ön kapağı, arka kapağı ve benzeri bütün unsurlarıyla hazırladığım bu kitabın Paris'i ziyaret edenlere, edeceklere ve merak edenlere yararı olacağını umuyorum. 
NOT: Bu çalışmayı basılı biçimde hakiki bir kitap ve/veya e-kitap olarak sunmak üzere çalışmalarımı da sürdürüyorum. Bu iş biraz zaman alacağa benziyor. Bu konularda bir gelişme olursa  ayrıca bildiririm..."

Pdf formatında yolladığı kitabın içeriğine hızla gözatarken bile birçok yerinde takılıp kaldım ve benim de anılarım olan istasyonlarla ilgili bölümlerin tamamını okumadan edemedim. "Paris'in Nabzı Metro'da Atar"; harika bir kitap. Hem bilgi verici, hem eğlendirici ve düşündürücü, hem sanatlı, hem de bir rehber kadar işlevsel... Tekrar çok teşekkürler Sayın Güzel... 

Yazarının tasarımı kitap kapağı...


Sayın Güzel, şimdi 2016 yeni yıl armağanını isteyen herkesle iki site üzerinden paylaşıma açmış bulunuyor:
1. İnsanOkur.Org: Prof. Dr. M. Şehmus Güzel / Paris'in Nabzı Metroda Atar
2. Ceride-i Mülkiye: Sayın yazarın kitabı Takdimi ve bağlantı.

Paris Metro Haritası
Kitabın Bölümleri: 
Sunu - 
"Kül tablası adam" / Nerede o eski metrolar / Metropolitain / Metrosuz olmaz Paris / Sürücüsüz metro / İntihar istasyonları / Vurdumduymaz / Onaltı hat / "Yeni kentler" ve RER / 58.000 Kişilik dev şirket / "Fransa Adası" / Aynalar aynalar / Dikkat denetim! / Metroda lifting / Grev Meydanı / En yeni metro istasyonları / Metro şık metro şok / Robespierre’i de sorun / "Yeraltında Ahenk" / Tarihin bıraktığı / Metroda rock’n’roll / Metro "Divan" / Farzet ki bir serüven / Hırsız var / Cumartesi metroları / Biletiniz ? / "Dönen grevler" / Grev Parislileri insanlaştırıyor / Değişen günlük alışkanlıklar / Kamyonlar / Ya sonra / "Ofsayta düşmek istemiyorsanız" / Yeraltı çeteleri / Yaşam ve ölüm / Metronun yeni yüzü / Reklamlar : Daha çok tüketim, daha çok "firar" / Duvar gazetesi / Durak : Ölümün eşiğinde / Çankırılı Mehmet / İncelik / Aşk ve cinsellik dilencileri / Kısa kesilmişler / İçindekiler

Kitaptan Bir "Tadımlık":


"EN YENİ METRO İSTASYONLARI

Cluny-La Sorbonne metro istasyonu, Paris'in ünlü öğrenci mahallesi Quartier Latin’de. Mahalle kadar namlı Saint-Germain ve Saint-Michel bulvarlarının kesiştiği noktada. La Chope, Le Grand Cluny, Le Petit Cluny, ikisi birden veya ayrı ayrı, L’Escholier, Le Ramses gibi kahvehanelere/café’lere, anılarımıza ve gençliğimize ve ütopyalarımıza ve Sorbonne nam mekana ve bilhassa Auguste Comte heykeline iki adım. Paris’in tam göbeğinde. Adı üstünde işte Sorbonne’a iki adım diyorum ya.
Le Grand Cluny 1980’lerin başından itibaren uzun zaman Paris VII. Üniversitesi’ndeki derslerimden sonra her akşam üzeri düzenli uğradığım, oturduğum, eş, dost, meslektaş ve arkadaşlarla buluştuğum café. Türkiye’den ziyarete gelen dostlarla akşam yemeği öncesinde buluştuğumuz mekan. Birer kahve veya birer bardak bir şey içip söyleşme olanağı bulduğumuz yer. Özellikle birinci kattaki salonu: Rahat, bulvarların otomobil ve insan seli gürültüsünden uzak. Korkut Boratav, Mete Tunçay, Türker Alkan, Cevat Geray hemen ilk aklıma gelenler..."

Yukarıdaki alıntıda sözü geçen, benim de -kızımdan dolayı-
en sevdiğim istasyonlardan: "Cluny La Sorbonne"

Fotoğraf-Kaynak: Wikimedia Commons














-------------------------------------------------------------------------------------------------------
(*) Haddim olmayarak yazarına ilk tepkim, bu kadar emek verilmiş bir içeriğin yalnızca "free" ve Türkçe bir e.kitap değil, başta Fransızca olmak üzere batı dillerine de çevrilmiş, hatta matbaa baskısı bir kitap olması gerektiği oldu. "Özgür Yazılım" ya da "Açık Kaynak" konusunun en başından beri ciddi taraftarıyım. Ama "özgür içerik" konusunda hala soru işaretlerim var (buradaki "özgür" esasen "free"; "ücretsiz" bağlamında olup, Türkçe'ye çevrilirken "özgür"ü kullanmak yeğlendiği için böyle kalmış durumda). Öte yandan bazı ülkelerde ve -her ne kadar "temellük" gibi eski bir sözcüğü kullanarak da olsa- bizde de Internet ortamında "özgür içerikler" bulunması için ciddi çabalar veriliyor.