Salı, Ekim 22, 2002

“Aldatma”nın bilimsel açıklaması...





Prof. Dr. Cahit Can ile geçen ay, bir “HFSA” toplantısında tanıştık. “HFSA”; “Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Arkivi” grubu... “Onlar” Türkiye’nin dört bir tarafından bir avuç hukukçu ve felsefeci olup, İstanbul Barosu’nun evsahipliğindeki toplantıda, sanki başka bir yıldızdan gelmiş gibiydiler. Hukuk ve felsefenin kesişip ayrıldığı noktaları hararetle tartışırken, incelik ve nezaketi asla elden bırakmadan, birbirlerinin en ufak bir açığını kaçırmamaya dikkat ediyor, yeri geldiğinde kimsenin gözünün yaşına bakmadan taşı gediğine oturtuyorlardı. İçlerindeki kimi felsefecilerin; -mesela bir İoanna Kuçuradi, bir Betül Çotuksözen- hukukçulara göre daha çok tanındığını sanıyorum. Ama o hukukçulardan Ankara Hukuk Fakültesi Hukuk Felsefesi öğretim üyesi Prof. Dr. Cahit Can’ın, bugünlerde adından daha geniş çevrelerde de söz edileceğine eminim. Nedeni de son yazdığı kitap: “Toplumsal İnsanın Evrensel Doğası ve Cinsel Suçlar”. Seçkin Yayıncılık'tan yeni çıktı. Hele de “aldatma”nın gelip gündeme oturduğu şu kesitte. Yazarı bu kitabı niçin yazdığını bakın nasıl açıklıyor:

“Bu kitabın yazılmasının başlıca amacı, biyolojik insanın konumundan giderek uzaklaşmaya başlayan toplumsal insanın kimi evrensel; yapma, düşünme, duyumsama biçimlerinin olup olmadığının saptanması ve bu biçimlerin kültürel kurumların yönünü ne ölçüde etkilediklerinin sorgulanmasıdır. Kültürel tüm kurumların eş süremli ve art süremli (tarihsel) tüm gelişmeleri araştırılamayacağı için, biyolojik cinsellik ve ondan kaynaklanan cinsel suçlar, araştırmada temel öge olarak ele alınmışlardır. Tarih, sosyoloji, felsefe, psikoloji, hukuk vb. gibi insanbilimlerinin ortaklaşa konularına yönelerek disiplinler arası bir sentez oluşturma çabasıyla hazırlanmış olan bu eser, toplumsal insanın; antropolojik, sosyolojik, psikolojik konumunu ve özellikle felsefi düşüncenin ve hukukun hangi insani eğilimler uzantısında varlık kazandıklarını ve ayrıca cinsel suç kavramının ne tür fiilleri kapsayabileceğini merak eden herkese hitap etmektedir”...

Hiçbir toplumun “ihaneti” erdem olarak nitelendirmediğini belirten ve bunların nedenlerini araştıran Yazara göre, sayısız bilinmeyene doğru yanıtların getirilebilmesi, kendisinin giriştiği gibi; antropoloji, tarih, sosyoloji, felsefe, psikoloji, hukuk vd. gibi insanbilimlerinin ortaklaşa konularına yönelinerek, disiplinler arası bir sentez oluşturma çabasıyla gerçekleştirilebilir. Prof. Can “toplumsal insanın evrensel doğası” belirlemesinin, sıkça sözü edilegelen “değişmez bir insan doğası” kavramıyla aynı anlamı taşımadığını çünkü toplumsal insanın gerektiğinde –biyolojik doğasını- dönüştürebildiğini ortaya koyuyor.

“Sonsöz”ü Ankara Hukuk Fakültesi’nin web sitesinde de tanıtılan bu kitabın “Önsöz”ü ile söyleyeyim:

“Bu kitap, yazarının otuz beş yıllık akademik yaşamının ilk yirmi beş yılında öğrenmiş ve öğretmiş olduklarıyla, son on yılına sığdırmaya çalıştığı birikim arasındaki uzlaşmazlıktan kaynaklanmış olduğu için, bir ‘reddi miras’ olarak da algılanabilir”.


YAYIN:17 Ekim 2002, Perşembe, Milliyet Kültür Sanat Eki






Hiç yorum yok: