Pazar, Ekim 06, 2002

Durun bakalım!..




Siz bu satırları okurken, Milliyet Sanat Dergisi’nin 30. yaşını kutlamış olacağız... 30. yaşını, ya da bir kültür sanat yayınının Türkiye’nin içinden geçtiği her türlü badireye rağmen 30 yıl “başına bir kaza gelmeyişini”!

Bazı okurlar, hem Milliyet Sanat Dergisi’ni, hem de elinizdeki bu “ek”i bulamadıklarını belirtiyor zaman zaman. -Bu vesile ile “dağıtımcılara” da bu konuyu iletmiş olalım. Perşembe günleri yayınlanan bu “Ek”, örneğin Cuma günü, bayide bulunamıyormuş.- “Bulamama” sorunu Dergi’ye abone olunarak aşılabilir tabii. Ek’i de birkaç gün sonra gazetenin Internet nüshasındaki “Kültür-Sanat”ı tıklayarak okuyabiliyorsunuz...

“Kültür ve sanat”ı günlük ilgi alanlarının içine alanların sayısı arttıkça sorun olmaktan çıkacak sorunlar bunlar... O sayı artışının nasıl olacağını kendine sorun edinenlere gelince... Onların hep büyük kentliler olduğu sanılır... Oysa durum pek öyle değil. Örneğin, son yıllarda Anadolu’nun dört bir yanında filiz vermiş ve yaşamaya çalışan edebiyat dergileri var.

Onları ilk kez hem fizik olarak, hem de sanal ortamda bir araya getiren Latife Tekin oldu. Bodrum’daki “Gümüşlük Akademisi”nde toplanıp, seminerler yaptılar, “yoksulluk ve edebiyat”ı tartıştılar. Akademi’nin -yenilenen ve bu haliyle çok daha hızlı yüklenen- web sitesinden bu Forum’un tüm ayrıntılarına ulaşabilirsiniz. Anadolu edebiyat dergicilerilerinin şimdi, bir de elektronik haberleşme grupları var. Üyelik de herkese açık. Dergilerden web sitesi de olanlar ise şunlar:

Ağır Ol Bay Düzyazı (Gebze), Aksan (Diyarbakır), Amik Edebiyat (Antakya)


Akademi, “Anadolu Edebiyat Dergileri Projesi”nin gerekçesini şöyle özetliyor:

1. “Türkiye'de taşra ile merkez, metropol ile çevresi arasında akla kara arasındaki uzaklık kadar bir uçurum vardır.
2. Osmanlı İmparatorluğu'ndan kalan bu çelişki, Cumhuriyette de çeşitli neden ve biçimlerle varlığını sürdürmüştür.
3. Bu çelişki, ülkemizdeki her modern girişimin önünde bir engeldir; dahası, toplumsal enerjiyi geriye doğru büken bir güçler çatışmasının da ifadesidir.
4. Bu gerçeğin değişmesi için, Anadolu'nun değerlerinin görülebilir düzeyde gün yüzüne çıkması, ifade olanaklarının ve kanallarının çoğalması, öncelikli yoldur.
5. Düşüncenin, sanatın ve edebiyatın laboratuvarı olan dergilerin, Anadolu'da bu çaba ve niyetin temsil alanlarından biri olması, başlı başına bir kazançtır.”

“Web” bu olanakların başında geldiği için bu bölümün yazarını en çok 4. Madde ilgilendiriyor elbette. Nitekim, Türkiye Bilişim Vakfı , Anadolu’da, bünyesinde kültür mirası barındıran ve ona doğru davranmaya kararlı olduğunu kanıtlayan yörelerden oluşan ve üye sayısı -geçen hafta sözünü ettiğim Edirne’deki toplantıda- tam 100’e ulaşan Tarihi Kentler Birliği’ne bir işbirliği önerisinde bulundu: "Türkiye’yi bilgi toplumuna taşımak için birlikte ne yapabiliriz?" Bir yanda düğmeye basıldığı anda tüm Türkiye’ye ulaşacak bir ağ, ama henüz elektronik değil, o yüzden iletişimde hız kaybediliyor, öte yanda tüm bilgi teknolojileri sektörünü peşine takıp, bir ulusal seferberlik adımı atabilecek bir bilişim sivil örgütü. Birincisinin söyleyecek, dünyaya taşıyacak çok şeyi var, ikincisi bunun yöntemini biliyor!

“Eh, daha ne bekliyordunuz?” der adama sonra gelecek kuşaklar...

Durun bakalım!...


YAYIN: 26 Eylül 2002, Milliyet Kültür ve Sanat Eki


Hiç yorum yok: