Cuma, Haziran 14, 2002

“Tarihi Kentler Birliği Şanlıurfa Buluşması”




Türkiye’nin her tarafından, bünyesinde tarihi ve kültürel miras barındıran, onlara “iyi ve doğru davranmaya kararlı” yüze yakın belediyenin üyeliği ile oluşan “Tarihi Kentler Birliği”nin, her seferinde farklı bir coğrafyada yapılan toplantılarına, üye başkanlar bizzat geldikleri için, “buluşma” deniyor. Sonuncusu geçen hafta, Şanlıurfada başlayıp, Mardin, Midyat, Hasankeyf’te duraklayıp, Diyarbakır’da bitti. Hasankeyf’de bir “Mağara-forum” ile sonlanan bu üç günlük kültür maratonunun özetini buraya sığdırmak mümkün olmadığı için bu yazı biter bitmez, şu anda değerlendirilmeyi bekleyen yüz küsur dijital fotoğraf, beş-altı saatlik ses kaydı, Birliğin web-kütüğüne taşınacak. Burada bazı izlenimleri paylaşalım şimdi...

Meşhur Balıklı Göl... Aslında bir havuz. Ama deniz kokuyor. Şanlıurfa uçağında karşılaştığımız Melih Aşık da, Milliyet’te yazmış. Gölün çevresinde turistlerden para isterken, böyle yapmamaları için kurstan geçirilen 20 dolayında çocuk, Balıklı Göl’e gelenlere rehberlik yapıyor. Şiir gibi ezberlemişler mekânın öyküsünü. En çok da şunu tekrarlıyorlar:
“-Ateşin su, odunun balık olduğu yer, işte burası abla.”
Kucuk Ibrahim

Şanlıurfa İli Kültür, Eğitim, Sanat ve Araştırma Vakfı; “ŞURKAV”, güzel çalışmaların altındaki yerel imza. Halk “Şanlıurfa Kültür Sözlüğü”nü, “Türkülerle Şanlıurfa” “vcd” ve kasetini de yapan ŞURKAV’ı çok seviyor (Tel: 0414- 215 6527). Balıklı Göl’e bitişik kiralık “Taziye Evleri” de ŞURKAV’ın toplumsal yaşama bir katkısı. Ölüm acısı buralarda üç gün süren örgütlü bir törene dönüşüyor. Yakını ölen hiçbir masrafa karıştırılmadan, başsağlığı için gelenlere öğle ve akşam yemekleri ikram ediliyor.

“Kahvenin acısı 'mırra', yalnızca Güneydoğu yöresine özgü, özellikle de Urfa'ya. Mırra kelimesi Arapça'dan geliyor, acı anlamına gelen 'mur'dan türetilmiş. Mırra, günlük yaşamın önemli bir parçası bu yörede...” Benan Kapucu’nun kaleminden THY Skylife dergisinin Mayıs sayısında böyle anlatılmaya başlanan ve insanda “iner inmez şunu bir deneyeyim” duygusu yaratan “Mırra” gerçekten büyüleyici bir içecek... Bazı yerlerde “Nescafe” de işin içine karıştırılıyor! Onarılmış bir eski Urfa evi olan Saray Konukevi’ndeki mırra pek iyiydi.

“Evet Urfa sesiz sedasız ve bir o kadar da hızlı değişiyor. Yani artık Urfa'lı patlıcanlı kebabı ve kadayıfı (künefe) değil toplumu geleceğini ilgilendiren konuları konuşuyor. Peki Urfa'lıyı değişime zorlayan ne?” Bu soruyu Urfa’nın ilk internet gazetesi Urfa Haber’in başyazarı Ahin Güneş soruyor, cevabını da aynı yazıda veriyor.
Suryani Kilisesi bahçesindeki iki kardes
Midyat’ta çocukların çoğunun caneriği gibi yemyeşil ve iri gözleri var. “Dışarlıklı”ları görür görmez, koşup gelip, “merhaba”ya boğuyor, yanınız sıra yürüyorlar. Elinde fotoğraf makinesi ve kamera tutanlara dönük nidalar ise biraz daha değişik oluyor: “Maraba televole!”
merakli ve dost iki Midyatli
Çekül’ün 7 Bölge 7 Kent projesinin de Güneydoğu durağı olan Midyat’ın gençleri ise Internet üzerinde yapılan ankete göre bir “Gençlik Festivali” istiyor...

23 Mayıs 2002, Perşembe, Milliyet Kültür Sanat Eki


Hiç yorum yok: