Pazartesi, Mart 04, 2024

SERGİ: "Noktanız halen firarda Bay Klee!"


Küratörlüğünü Attila Güllü’nün yaptığı, sanatçı Ali Herishi, Arzu Eş, Banu Uğural, Cemalettin Yıldız, Erdoğan Kaplan, Kerem Ağralı, Rabia Kalyoncuoğlu ve  Ruken Aslan’ın işlerinin yer aldığı 

“Noktanız halen firarda Bay Klee!”isimli sergi 7 – 31 Mart tarihleri arasında Schneidertempel Sanat Merkezi’nde sanatseverlerle buluşuyor. 

Noktanız halen firarda Bay Klee!

Sergimizde 20. yy resminin büyük teorisyen ve ustalarından Paul Klee'nin bir aforizması bize yol gösteriyor, daha doğrusu biz onun arkasına takılıyoruz; "Çizgi gezintiye çıkmış bir noktadır". 

 

Tabii asıl bahis,  çizginin ve desenin resim sanatındaki sarsılmaz temel rolünü vurgulayıp hatırlatmaktır. Bu asli pozisyon art arda gelen renkçi, taşist ve soyut dışavurumcu ifadelerle ve son zamanlarda dijital sanat/yapay zeka ürünleriyle belki sorgulanır oldu. Ancak çizginin ifade gücü, tek başına sonsuz anlatım olanakları içermesi, kendine yeterliği ve dolaysızlığı ile plastik sanatların ifade temeli olduğu gerçeği sarsılmadı. Yenilik, yaratıcılık, sınırları aşmak ve devrimler sanata içkindir ama  sanatsal yaratıcılığın kömür parçası -mağara duvarı ile başlayıp kalem-kağıtla devam eden kadim çizgisi halen yol göstericidir.

 

Bu sergide çizgi ve desenin gücünü aşkın bir tavırla yücelten, yaratıcı katkılarıyla yeni estetik hazlar sunan, çizgiye/desene gönül vermiş, sekiz değerli sanatçının yaratıcı işlerini sunacağızAli Herishi, Arzu Eş, Banu Uğural, Cemalettin Yıldız, Erdoğan Kaplan, Kerem Ağralı, Rabia Kalyoncuoğlu, Ruken Aslan.

 

 

Attila Güllü

Şubat 2024

 

Schneidertempel Sanat Merkezi

Bankalar Caddesi Felek Sokak No.1 

Karaköy-Istanbul

0212-2490150

www.schneidertempel.org

Pazartesi, Şubat 12, 2024

FÜRUZAN...

Füruzan 91 yaşına kadar gelmiş...

11 Şubat 2024, Pazar günü yaşamı son buldu... 
Füruzan'ın yaşam öyküsü ve eserleri hakkında Wikipedia'daki içerik burada...
Neden sadece "Füruzan" adını kullandığını da yukarıdaki kaynakta anlatmış...

Salı, Kasım 01, 2022

 CENDERE SANAT MÜZESİ "AKIŞIN TANIĞI" SERGİSİ İLE AÇILIYOR

İBBMiras'tan gelen bülten özetle şöyle:

 

 

391 yaşında bir ulu çınarın bahçesinde kurulan bir hayaldi, gerçek oldu.

 

Cendere Sanat Müzesi 3 Kasım Perşembe günü açılıyor...

 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 1902 yılında inşa edilen ve haznelerde toplanan memba suyunu kente aktaran Cendere Su Pompası İstasyonu'nu kültürel miras envanteri kapsamında değerlendirerek İstanbul’a yepyeni bir sanat müzesi daha kazandırdı!

 


Cendere Sanat, disiplinlerarası bir anlayışla günümüz sanatını merkeze alan, sanatın tüm disiplinlerine açık, kapsayıcı bir mekân olarak İstanbul’un enerjisine, kültür ve sanat yaşamına özgün ve etkileyici bir katkı sunmak üzere kapılarını açıyor. Güncel sanatın canlılığını, dinamiğini, dönüşen anlatım biçimlerini ve disiplinlerarası diyaloğu ön planda tutan bir vizyonla kurgulanan Cendere Sanat, kültürel çeşitliliği yansıtan ulusal ve uluslararası sergiler, paneller, konferanslar ve performansların yanı sıra izleyicisiyle de ilişkiler kuracak programlarıyla İstanbulluların yeni kültür sanat mekânı olmayı hedefliyor.

 

Sergi, etkinlik, atölye ve açık hava alanlarından oluşan Cendere Sanat, küratörlüğünü Derya Yücel, Marcus Graf ve Ebru Yetişkin'in üstlendiği "Akışın Tanığı" sergisi ile 24 Ekim 2022-30 Nisan 2023 tarihleri arasında Cendere Sanat’ta ziyarete açık olacak.

 

Açılış onuruna, Alper Aydın, Burçak Bingöl, Çağrı Saray, Dilara Akay, Ebru Döşekçi, Elçin Acun, Elmas Deniz, Fırat Bingöl, Genco Gülan, Gizem Renklidağ, Gözde Mimiko Türkkan, Gökhan Avcıoğlu, Gülçin Aksoy, Gülhatun Yıldırım, Hüsamettin Koçan, İrem Tok, Onur Mansız, Pınar Öğrenci, Silvia Bener, Uğur Cinel, Volkan Aslan, Yasemin Özcan’ın eserlerine ev sahipliği yapan “Akışın Tanığı” sergisi de ziyarete açılıyor...

 

Cumartesi, Ekim 01, 2022

MİLLİYET'TEKİ YAYINA ARA

Merhaba, Milliyet Kültür ve Sanat Eki, artık, bugünden (24 Ekim 2002, Perşembe) itibaren, gazeteyle birlikte ve ücretsiz olarak verilmeye başlandı... Bu çok sevindirici bir gelişme. Dileğim, ekin oradan da içeriye, eski yerine girmesi... Ne var ki, sayfa sayısı azaltılmış ve -benim gibi- bazı dışarıdan yazanların yazıları -Şimdilik kaydıyla- olmadan çıktı bugünkü ek... Gördüyseniz, bu bölümün yerinde bir reklam olduğunu farketmişsiniz, belki buraya da o yüzden gelmiş olabilirsiniz- O yüzden, bu hafta için hazırladığım yazıyı, Web'de Kültür Sanat okurları için aşağıya koydum. Belki ileride "hard-copy" gazetede bu yazılar tekrar yayınlanmaya başlayabilir. Aslında Web'de Kültür Sanat'ı bağımsız ve etkileşimli bir web yayını haline getirmek istiyorum. Kültür ve Sanat konusu futbol kadar dengeli gidemediği için, belki böyle olması daha olumlu... Bunun için bir Web'de Kultur Sanat Uyelik ve Haberlesme Grubu listesi açtım. Bu grup, bu siteyi taşıyan bana ait (linux) server üzerinde çalışmakta olup, ücretsiz yahoo v.b. haber grupları gibi reklam, yavaşlama, açıktan adres paylaşımı ve benzeri risklerden "ari"dir! Dilerseniz buraya üye olarak, bundan sonraki yazıların doğrudan ekranınıza gelmesini sağlayabilirsiniz... Ben, beni kimin okuduğunu daha net anlarken, sonradan da, bu siteyi birlikte yeniden ele biçimlendiririz... Ha, bu arada bir vatandaşlık görevi var: 1 Oy, 1 Oydur! İmzalamadan geçmeyin lütfen... Teşekkür ve sevgiyle... Avniye Tansuğ

Pazar, Mayıs 22, 2022

"NFT" NEDİR ve ULUSLARARASI BİR SANATÇI: REFİK ANADOL

NFT NEDİR?: "Non-Fungible Token;"Değişimi Mümkün Olmayan Jeton/MadeniPara"nın kısaltması. NFT TANIMI: "...Özel bir kriptografik token türü olan NFT, kopyalanamaz ve türünün tek örneğidir. NFT'nin özgün ve biricik olması, karşılıklı olarak kendi türünden başka bir token ile takasının yapılamamasına yol açar. Bu durumda NFT'ye aktarılan bir sanat eserinin özgünlüğü kolayca doğrulanabilir ve eserlerin kopyalamasının önüne geçilir". Kaynak: WEBRAZZİ Eserlerinde NFT kullanan ilk sanatçılarımızdan Refik Anadol ile bu konuya başından beri geniş yer veren WEBRAZZİ yayının yönetmeni Arda Kutsal'la söyleşisi için tıklayınız:

Perşembe, Mart 17, 2022

"Edirne'nin Gömüt Taşları"

Türk sanatının en somut uygulamalarını yansıtan gömüt taşlarının Edirne’deki örneklerini derleyen araştırma kitabı “Edirne’nin Gömüt Taşları” 25 Mart’ta önemli kitabevlerinde satışa sunuluyor!

Cem Altınel’in yazarlığını, Devrim Yaman’ın tasarımını yaptığı 640 sayfalık kapsamlı araştırmanın kitap haline gelmesi 2,5 yıl sürmüş. Kitap, Türk sanatının en somut uygulamalarını yansıtan gömüt taşlarının Edirne’deki örnekleri; kitabeleri, bezemeleri ile Osmanlı dönemi Edirne’sinin kültür, sanat, bilim, yazın, politika, askerilik, ekonomi, ticaret, bürokrasi ve sosyal yaşam düzeyini açıklayan pek çok veri sunuyor.

Maestro Reklamcılık tarafından yayımlanan kitap, Edirne’de yüzlerce yıl iç içe yaşamış Türk,Yunan, Musevi, Ermeni, Levanten ve Bulgar gibi farklı etnik kökenlerden gelen kültürlerin, Edirneli taş oyma ustaları (hakkâk) tarafından gömüt taşlarına aktarılan bir dizi estetik imgeyi gün yüzüne çıkarıyor.

Bu kitap, kültürel değerlerin günümüze kadar ulaşması ve yaşatılması bağlamında, UZMAR kuruluşu tarafından bir sosyal sorumluluk projesi olarak desteklenmiş...

“Gömüt taşına gösterilen özen bir anlamda gömütte yatan kişiye duyulan sevginin yansımasıdır. Günümüzünneredeyse tek tipe indirgenmiş gömütleri ile karşılaştırıldığında, geçen yüzyıllardaki titizlikle kotarılmış gömütler, insanların yakınlarına duyduğu sevgi ve özlemin yoğunluğuna dikkat çeker. Başka bir deyişle geçmiş yüzyıllarda insanlar yitirdikleri yakınları için duygularını onlar için yaptırdıkları gömüt taşları ile betimler. Bu da o dönemdeki ilişkilerin, günümüze göre sevgi ve saygı açısından daha derin olduğu sanısı uyandırır.

İnsanoğlu ölümü kabullenemediği gibi düşüncesinden dahi kaçmayı, uzak durmayı tercih etmiştir. Günümüzde bile ölüme ve onu çağrıştıran sözcüklere karşı bir soğukluk duyulur. Bir yaşamın bitişini en yalın biçimde “öldü” sözcüğü ile açıklamak yerine, “vefat etti”, “hakkın rahmetine kavuştu”, “aramızdan ayrıldı”, “sizlere ömür”, “merhum oldu”, “yaşama veda etti”, “hayatını kaybetti”, “can verdi” gibi sözcük dizinleri ile anlatmaya çalışırız. Bu bağlamda Erkan Kaya’nın yazdığı gibi gömüt ve gömüt taşı kavramları kalıcılığın ve sürekliliğin imgeleri olarak düşünülmüş ve tasarlanmış, bu arzuyu yansıtan beyitler, şiirler ve metinler taşlara işlenmiştir. Gömülen kişinin anımsanması için baba adı, mesleği, ölüm tarihi gibi bilgilerin gömüt taşının üzerine yansıtıldığı görülür. Belge niteliğindeki kitabeler, bilgi kaynağı olarak çeşitli çıkarımlar yapmamızı sağlar ve farklı noktaları aydınlatmamıza olanak tanır...”

Ayrıntılı Bilgi İçin: Gülay Yaman - gulay @ maestro.com.tr 


Salı, Mart 30, 2021

IŞIKLAR NEDEN KARARDI? / Yazan: Emel Seçen

Tiyatro binası yapan müteahhit

Dünya Tiyatro Günü’nün, Uluslararası Tiyatrolar Birliği (ITI) tarafından 1961 yılında kabul edilişinin üzerinden tam altmış yıl geçmiş, kaç tiyatro açık kalabildi?


Konuk Yazar: Emel Seçen

Ne Gedikpaşa Tiyatrosu, ne Ayfer Feray, 1987 yangınıyla kül olan Şan, Dormen ve Kenter, artık eskisi gibi. Hatta Atlas Pasajı içinde Muhsin Ertuğrul’un 1951 yılında kurduğu Küçük Sahne. Bir tek, Ses (Orta Oyuncular) Tiyatrosu, Ferhan Şensoy ile ses veriyor, yıllarca korudu kolladı orayı. Ne Altan Karındaş ve Arkadaşları, Yeşil Sahne, Azak Tiyatrosu ne Gazanfer Özcan & Gönül Ülkü. Yok! Sanki hiç olmamışlar gibi...

.... Çevre Tiyatrosu, Işıl Kasapoğlu ile yeniden ayağa kalkmıştı. O gün bugün kaynıyor, Semaver Kumpanya.

Dünya Tiyatrolar Günü nedeniyle konuk yazar Emel Seçen'in bu yazısının tamamını okumak için tıklayınız: Cumhuriyet / Kültür Sanat

(Türk Tiyatrosu konulu bu blogdaki diğer içerikler de bu bağlantıda! - A.T.)