Pazartesi, Aralık 22, 2014

"MY FRENCH FILM FESTIVAL" 5 YAŞINDA...

Internet üzerindeki kültür-sanat kaynakları içinde en sevdiklerimden biri de 5 yaşındaki 
"My French Film Festival"!
Fransız sinemasını seviyorsanız, oturduğunuz yerden -hem de ücretsiz- bu Festival'de yarışan filmleri izleyebiliyorsunuz...


Kendini böyle anlatıyor:
MyFrenchFilmFestival.com, yeni nesil Fransız yönetmenleri vitrine çıkarmayı ve tüm dünyadaki İnternet kullanıcılarının Fransız sinemasına olan tutkusunu paylaşmalarına aracılık etmeyi amaçlayan yenilikçi bir "konsept". Festival 5. yayınında yeni filmler, yeni ortak platformlar ve birçok ülkenin sinema salonlarında yapılacak gösterimlerle bir kez daha karşınızda!

Ne zaman?

Dünyanın dört bir yanındaki film kurtları, çevrimiçi Fransız film festivalinin 5. yayınının sunduğu filmlerin tamamına 16 Ocak – 16 Şubat 2015 tarihleri arasında erişim sağlayabilecek. Ön gösterim olarak, 21 Aralık tarihinde, kısa film bayramının kutlandığı En Kısa Gün kapsamında kısa metrajlı filmlerin tamamı ücretsiz olarak izlenebilecek.

İşleyiş

On uzun metraj, on kısa metraj Fransız filmi yarışıyor. İnternet kullanıcılarını tüm filmlere puan vermeye ve web sitesinde yorum yapmaya davet ediyoruz. Seçki, yarışmaya dahil olan iki Belçika yapımı film ile yarışmaya katılmayan bir kültürel miras filmi ve iki Fransa-Kanada ortak yapımı filmden oluşuyor.

 Filmler nerede izlenecek?

Çevrimiçi: 
Tüm ülkelerde myFrenchFilmFestival.com platformunda izlenebilir. Festival ayrıca 90 ülkede, ülkeye bağlı olarak yaklaşık 30 ortak platformdan da izleyiciye ulaşacak. Bu ortak platformlara iTunes da dahil.

Sinema Salonları: 
Filmler festival süresince yakınınızdaki sinema salonlarında izlenebilecek. Salon ve seans bilgisi web sitesinde düzenli olarak bildirilecek.

Uçaklar: 
MyFrenchFilmFestival uçuş sırasında da takip edilebilecek. Filmler yıl boyunca birçok havayolu şirketinde gösterilecek. Ayrıntılı bilgi yine web sitesinde paylaşılacak.

Cuma, Kasım 28, 2014

Cemal EREZ'İN TUVALİNDEN "BİR BÜROKRATIN 24 SAATİ"

Cemal Erez  - Bir Bürokratın 24 Saati
5 Aralık 2014 - 4 Ocak 2015
Açılış: 5 Aralık Cuma, 18:30
Cemal Erez “Bir Bürokratın 24 saati”ndeki resimlerinde iktidarların, kitlelerin öneri ve girişimlerini çelişkiler ve saçmalıklarla engellemek üzere yapılandırdığı atanmışlar güruhunu ele alıyor. Bu topluluğun dünyasını, parçalanmış ve grotesk bedenler oluşturacak biçimde yeniden bir araya getirilmiş figürlerle, yirmi dört tabloluk fragmanlar halinde oluşturuyor.
Sanatçı bu seriyi, 2002 - 2010 yıllarında, Paris-İstanbul arası yolculukları süresince eskizler halinde tasarlamış ve ardından İstanbul’daki atölyesinde üç yıllık bir çalışmayla üretmiştir.
Cemal Erez, 1973 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Grafik Sanatlar Bölümü’nden mezun oldu. 1980-1983 yılları arasında Paris’te Des Arts Decoratifs okulu animasyon bölümünde eğitimini sürdürdü. 1980-1990 yılları arasında, Fransız Kültür Bakanlığı Sinema Merkezi desteğiyle yönetmen olarak filmler gerçekleştirdi. Paris’te büyük animasyon stüdyolarında çalıştı. 1990-1997 yılları arasında TC Kültür Bakanlığı’ndan aldığı desteklerle filmler yaptı. 2000-2010 yılları aralığında Fransız Kültür Bakanlığı ve Fransız Televizyonu 2. kanal tarafından verilen desteklerle animasyon filmleri yaptı. Halen Bahçeşehir Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü'nde animasyon ve desen dersleri vermekte ve resim çalışmalarını sürdürmektedir.
-Sergi, Galeri Selvin'in 30. kuruluş yıldönümü sanat etkinlikleri kapsamında, galeri ve Depo'nun ortaklığında düzenlenmiş.-
Bu Bültenin Web Versiyonu: Depo İSTANBUL

 * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Dünkü "Açılış"tan izlenimler:


 Yukarıda Nora Seni'nin Sergi hakkında yazdığı metin...
Cemal Erez'in üç yıl boyunca yaptığı "24 saat", "24 tablo"...
Her birinin önünde saatlerce durup çözmeye çalışabilirsiniz... 


Tan Oral, Gürel Yontan, arkada Elif Aydoğdu Oral ve Güher Hanım...
24 adet tablonun sağdan sola doğru yerleşimini yapmışlar, merdivenlerde yorgunluk atıyorlar...
Heykeltraş Namık Denizhan ve eşi. Denizhan, DEPO İstanbul'daki sergi alanın ahşap zemininin eski ve özgün oluşunu beğenmiş, bunların Romanya'dan, eski adı "Kalas" olan Galati'den getirildiğini, Türkçe'deki "kalas" sözcüğünün de bundan kaynaklandığını söylüyor...





İki heykeltraş sohbette. Solda Rasim Konyar, sağda eski hocası Namık Denizhan...

Cumartesi, Kasım 22, 2014

UYKUDAN ÖNCE BİR DİKTATÖR!

"Diktatör her gece / yatağa gitmeden önce, / bir tane muz yiyor / ve yarım bardak süt içiyor. / Sonra dişlerini fırçalatıyor. / Bunu bile başkaları yapıyor. / Bir adam diktatörse diktatördür.”


İsveçli yazar Ulf Stark ile Finlandiya’lı çizer Linda Bondestam’ın kitabı "Diktatör", 2014 içindea Altın Kitaplar’dan çıkmış. Çeviren Özkan Mert. Kitap, çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de eğlenceli. Bu minik Diktatör’ün her hali pek tanıdık aslında; "onu yatağa yatıran kadın"a kendini öptürmüyor, çünkü "diktatörler öpülmez"! / Üstelik böyle gelişigüzel!”. 


Her söylediği emir addedilen, korku salan biri o. "Takla atın” diyor, takla atıyorlar, "Tek ayak üzerinde zıplayın,” diyor, zıplıyorlar… Herkes onun dediğini yapmak zorunda… İyi.  Sonra, düşünüyor düşünüyor aklına başka emir gelmiyor, sarayına gidiyor. Canı isterse güneşe "doğ" diyor, halka el sallıyor. Şu ara keyfi yerinde ama yarın ne olacağı belli olmaz...



Devamını merak mı ettiniz? O halde Berna Gençalp'in,  kitabın yazarı Ulf Stark ve çizeri Linda Bondestam ile söyleşisini okumak için "tıklayın": Artful Living

Pazar, Eylül 21, 2014

UNUTULMUŞ KRALLIK: ALALAH - THE FORGOTTEN KINGDOM: ALALAKH

Sergi Afişi
Ülkemizin güneyi ve onun da güneyinde, bu Sergi'deki resimaltlarından birinde de anlatıldığı gibi; son derece yoğun bir "uluslararası trafik" var... Herkes bu "trafik"! ile meşgul iken birileri de sessiz sedasız o toprakların altındaki uygarlıklarla meşgul... “Unutulmuş Krallık, Antik Alalah’ta Arkeoloji ve Fotoğraf” başlıklı Sergi de Hatay'daki Antik Alalah’ta 1936'dan 2014'e kadar yapılan kazılara ait görsel arşivi paylaşıyor. Beyoğlu'ndaki Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi’ndeki sergide İngiliz arkeolog Sir Leonard Woolley başkanlığındaki kazı fotoğraflarının yanı sıra serginin küratörlerinden Murat Akar’ın fotoğrafları da yer alıyor. 

Şu haritayı görünce insan zaman makinesine girmiş gibi oluyor ve bugünkü gündem ile milattan binlerce yıl öncesi arasında afallayarak gidip geliyor...

Bu arada İngiliz kazı başkanının koruma (!) altına alıp İngiltere'ye  götürdüklerinin arasında en önemlilerinden biri olan Kral İdrimi heykelini görüp, İdrimi'nin ağzından geleceğe yazılmış mesajı okuyunca MÖ 16. yy'da da MS 2014'de de temel çelişkinin neredeyse aynı olduğunu düşünüyorsunuz...

Kral İdrimi'nin, durmadan onlara saldıran Hititlerden yakınıp, halkını nasıl düze çıkardığına dair verdiği mesaj, aynı heykelin üzerine çivi yazısı ile yazılmış. Mesajın sonu, bu heykeli tahrip edecek olanları lanetleyerek bitiyor...
Heykel şu anda British Museum'da sergilenmekte... Kaidesi ise Hatay'da olduğu yerde duruyor.
Giderken iki parça halinde imiş, orada birleştirilmiş. Wooley'in bu kazılarda da hep yanında olan eşi de yaşama veda etmiş o sırada. İdrimi'nin laneti mi yoksa yakalandığı hastalık mı nedeni? Kimbilir...
Kazıların güncel fotoğrafları da çok ilginç. Bölge Sit alanı olduğu halde orada hatta kazı alanının içinde ikamete devam eden insan yaşamlarından, kaçak motor yağı trafiğinin kalıntısı plastik varil yığınlarına kadar kesitler/saptamalar var... 

Sergi metinlerinden alıntı:
Yakın Doğu Tunç Çağı arkeolojisinin kilit merkezlerden biri olan Antik Alalah (modern adıyla "Aççana Höyük"), Anadolu, Yakın Doğu ve Doğu Akdeniz Tunç Çağı (İÖ 2000-1300) kültürlerine ait bulguların açığa çıkarıldığı kozmopolit bir başkent olarak biliniyor. Orta ve Geç Tunç çağlarında Mukiş Krallığı’nın başkenti olan Antik Alalah’ın farklı dönemlerine ait kazı fotoğrafları kente karşılaştırmalı bir bakış açısı sunuyor. Koç Üniversitesi’nin akademik desteği ve Aslıhan Yener’in başkanlığında sürdürülen Aççana Höyük, Antik Alalah Kazısı, Türkiye’nin en geniş ve kapsamlı bilimsel arkeolojik kazılarından biri. 
Bir Not: "Sergi Adabı" 
Dün (20 Eylül 2014, Cumartesi, 15.00 suları) bu sergiyi gezerken etrafa hiç aldırmayan, bağıra çağıra hatta çömelip yere oturarak Güneydoğu Anadolu'ya yapacakları gezi planlarını tartışan hanımefendi grubuna ve uyaranlara sesini yükseltip "Tammamm, anladık, 3 kere özür diledik işte" diye bağıran "kabadayı beyefendi"! ye buradan selamlar! Her kim iseler... 

Cumartesi, Eylül 20, 2014

ISTANBUL PHOTO-CONTEST 2014 BAŞLARKEN, 2013 FOTOĞRAFLARI DA METRO'DA!..

Gelenekselleşmeye başlayan güzel bir fotoğraf etkinliği var: Istanbul Photo Contest!
2014 yarışması, katılıma açıldı. 2013 fotoğrafları sergisi de Taksim Metro istasyonunda ziyaret ediliyor. 28 Eylül'de sergi kapanacak.

Kaynak: Etkinliğin FaceBook sayfası: https://www.facebook.com/IstanbulPhotoContest?fref=ts
Bu projenin sahibi Les Arts Turc'un de kurucusu Nurdoğan Şenguler. Istanbul Photo Contest için bakın neler demiş:

"Yarışma ve sergilere büyük ilgi var.  İster amatör ister yeni başlayan yada hayatını fotograftan kazananlar olsun, insanların bu platformdan çok keyif aldığını gördum. Yeni fotografcilarla ve yeni fotograf trendleriyle tanışmaları için güzel bir fırsat oldu.

Hafta içinde oğleden sonra 16.00-20.00 arası Foto Muhabbet- Foto Sohbet buluşmaları yapacağız.
Bunlar geçen sene de en çok ilgi goren etkinlikti. 'Istanbul Photo Contest Hatırası' fotoğrafları cekmek de bize inovasyon açısından çok güzel dönüşler verdi.

Çok büyük bir NETWORK yaptık. Ozellikle son kullanıcıların ellerindeki ufak makinayla sergi alanında fotoğraf cekmeleri ve bizden hikayeler dinlemeleri onları zaman makinasina götürüyor...

"Keşke orada olsaydım" duygusunu bir cok kimsede uyandırmaya başladık. Ağır gidiyoruz ama uzun bir maraton oldugu biliyoruz. Özellikle genç fotoğrafçılar bize yol gosterici oluyor..."

Çarşamba, Eylül 17, 2014

Salı, Haziran 17, 2014

"ŞİZOFRENİK İSTANBUL"U GÜMÜŞLÜK'TEN ve "LODOS" ÜZERİNDEN ANLATMAK...

Latife Tekin'in yıllardır azimle yaşattığı, geçen kış İstanbul Arnavutköy'de de bir kardeşi olan Bodrum Gümüşlük Akademisi Vakfı, Cape Town ve Sydney'de büyümüş, "4 kıtada eğitim görmüş", 10 yılan beri İstanbul'da yaşayan dünya vatandaşı sanatçı; Maik Armstrong'un "Lodos" başlıklı kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor...

Sergi 21 Haziran – 21 Temmuz 2014 tarihleri arasında açık olacak. Küratörü Mehmet Kahraman. 

Neden, nasıl, niye Lodos?
Çok yönlü, çok-kültürlü sanatçı Maik Armstrong, 2007 yılında, bir kış günü, Boğaz sahilinde yürürken patlayan lodostan çok etkilenmiş ve o anlardan bazı resimler çekmiş. Onları basarken kullandığı "Diasec" sisteminin 3 boyutlu etki yarattığını ve çekimlerinin, eserlerine sonradan "hareket-aksiyon resmi" nitelemesi yapılan Pollock'un yapıtlarına benzediğini de farketmiş... 
Lodos
Fotoğraf - Diasec Baskı, 175x100cm (Kaynak: maikarmstrong.com )
Derken 7 yıl sonra, yine lodoslu bir havada kendini çok bezgin hissettiği için gittiği bir psikiyatrist, bu duruma lodosun da yol açtığını söylediğinde "lodos"un izini daha yakından sürmeye, araştırmaya başlamış. Hatta, bu rüzgarla Kuzey Afrika'dan gelen toz ve döküntünün, tıpkı polen etkisi gibi insanları fizyolojik ve psikolojik olarak olumsuz etkileyebildiğini keşfetmiş.  
Bunun üzerine Armstrong, çektiği fotoğraflardan yola çıkıp, daha duygusal, daha soyut ve daha çok yoruma açık, özgün eserler yaratmaya karar vermiş. Malzeme olarak anlık yaratımlara da izin veren "kanvas- yağlı boya"da karar kılmış. Sonuçta ortaya çıkan tabloların yarı yarıya tesadüfi desenler içerdiğini de söylüyor. Hatta kimileri bazı desenleri kahve telvesine bile benzetmiş! Bu da sanatçının hoşuna gidiyor.
Lodos-Down-180x120 cm Kanvas üzeri yağlıboya (Kaynak: maikarmstrong.com )
Neden İstanbul? İstanbul'un şizofrenik ve çoğulcu kimliğini, en iyi lodos ile anlatabildiğine inandığı için! Pek çok farklı şehirde yaşamış, sanat ve mimari eğitimi almış, çeşitli sergilerden mimari projelere kadar değişik alanlarda eser üretmiş Armstrong, şehirdeki yaşamı, vapur seferlerini bile durdurarak kesintiye uğratan Lodos'un, İstanbul'un taşıdığı zengin-fakir, kentsel-kırsal ve laisizm-dindarlık gibi zıtlıklardan çok, yabansı enerjisini ve kaosunu öne çıkardığına dikkat çekiyor. Sanatçıya göre lodos bir esti mi bütün bu zıtlıkları geri plana itiyor; işte o zaman da İstanbul'un hakim çelişkisi "şehir-doğa"dan ibaret oluyor! 
Bu bilgileri, Armstrong'un web sitesindaki bir röportajdan aldım; burada
Sergi hk. daha ayrıntılı TR bilgi ve basın bülteni de şurada! 

Cumartesi, Ocak 04, 2014

TİYATRO MEDRESESİ'NE SEYYAR SAHNE'DEN DESTEK

Seyyar Sahne bu ay repertuarındaki üç ayrı tek kişilik oyunla seyirciyle buluşuyor. Son birkaç yıldır oyunlarını sergilediği İTÜ Maçka Kampüsü İşletme Fakültesi Tiyatro Salonu’ndan dekanın salonu depo yapma kararı sonrası çıkmak zorunda kalan grup, yaptığı edebiyat uyarlamalarıyla Semaver Kumpanya’ya (Çevre Tiyatrosu) ve Şermola Performans’a konuk oluyor.

Tiyatroseverlerin ve edebiyatseverlerin yoğun ilgisiyle beş yıldır gösterimlerine devam eden, Oğuz Atay’ın aynı isimli eserinden hareketle uyarlanan “Tehlikeli Oyunlar”ın yanı sıra prömiyerini geçen sene Nisan ayında yapan Yeraltından Notlar da bu sezon seyirciyle ilk kez buluşacak. Tiyatro, televizyon ve sinema dünyasının aranılan oyuncularından Nadir Sarıbacak’ın oynadığı “Yeraltından Notlar” 18 Ocak Cumartesi ve 22 Ocak Çarşamba 20:30’da, “Tehlikeli Oyunlar” ise 17 Ocak Cuma ve 29 Ocak Çarşamba günü Çevre Tiyatrosu’nda olacak. Biletler Çevre Tiyatrosu gişesinden edinilebilir. Online bilet ise: www.seyyarsahne.com adresinde.

Seyyar Sahne’nin bir diğer edebiyat uyarlaması Tezer Özlü’den “Çocukluğun Soğuk Geceleri” ise 18 Ocak Cumartesi 20:30’da bu sezon seyircileriyle ilk kez buluşmak üzere Şermola Performans’ta olacak. Biletler Şermola Performans gişesinden ve Biletix’ten edinilebilir.

(Bu gösterimlerin tüm geliri Şirince’de gösteri sanatları alanında uluslararası bir araştırma merkezi olmayı hedefleyen Tiyatro Medresesi’ne bağışlanacaktır. Tiyatro Medresesi hakkında detaylı bilgi için: www.tiyatromedresesi.org )


SEYYAR SAHNE OCAK AYI PROGRAMI

17 OCAK CUMA 20:30 - Tehlikeli Oyunlar (İki perde, 130 dakika)
18 OCAK CUMARTESİ 20:30 - Yeraltından Notlar (İki perde, 100 dakika)
22 OCAK ÇARŞAMBA 20:30 - Yeraltından Notlar (İki perde, 100 dakika)  
29 OCAK ÇARŞAMBA 20:30 - Tehlikeli Oyunlar (İki perde, 130 dakika)

@SEMAVER KUMPANYA (ÇEVRE TİYATROSU)
Tam: 30TL, Öğrenci: 20TL
ONLINE BİLET: www.seyyarsahne.com


18 OCAK CUMARTESİ 20:30 - Çocukluğun Soğuk Geceleri (Tek perde, 70 dakika)
@ŞERMOLA PERFORMANS
Tam: 30TL, Öğrenci: 20TL


“Yeraltından Notlar” Hakkında…
Dostoyevski’nin Yeraltından Notlar’ı, onu okuyan herkesin hayatında az ya da çok bir iz bırakmıştır. Roman karakterinin hayata, ilişkilere, insanın arzularına ve varoluş mücadelesine dair deneyim ve gözlemlerini çoğu zaman haklılaştırır, bu “yeraltı adamı”nın karanlık arazlarıyla kendi varoluşumuzun bulanık yanları arasındaki benzerliklerden edebi bir haz duyarız.

Ancak, Dostoyevski bu romanında özellikle tanrı anlatıcıyı değil ben anlatıcıyı tercih etmiş ve karakterine bir isim vermemiştir. Bu özellikler, romanı nasıl okumamız gerektiğine dair önemli işaretlerdir. “Ben hasta bir adamım” diye söze başlayan yeraltı adamının, yaşadıklarına –az da olsa- belli bir mesafeden bakabildiğinin işaretleridir bunlar bizce.

Metin ve sahneleme çalışmasında bu işaretin kılavuzluğunda ilerledik. Amacımız, yeraltı adamının içinde boğulduğu karanlık dünyadan biraz olsun aydınlık denilebilecek bir alana başını çıkarıp nefes alabildiğini ve tam da bu ışık ve nefes sayesinde okurla doğrudan konuşabildiğini gösterebilmekti.

Tasarlayan ve Yöneten: Celal MORDENİZ
Oynayan: Nadir SARIBACAK
Metni Düzenleyen: Seyit ERKAL, Oğuz ARICI,
Işık: Cem YILMAZER
Kostüm: Kübra NALDÖKEN
Reji Asistanı: Selen ŞEŞEN

“Tehlikeli Oyunlar” Hakkında…
Oğuz Atay’ın, “Tutunamayanlar”ı bitirdikten kısa bir süre sonra yazdığı “Tehlikeli Oyunlar” romanı, Seyyar Sahne tarafından sekiz aylık yoğun bir çalışma sürecinin ardından seyirci karşısına çıkarılıyor.
Son bir kaç yıldır hatırat (“Ben, Pierre Rivière...”-2006), kutsal metin (Eski Ahit - “Vaiz” - 2007) ve mesnevi (“Kuşlar Meclisi” - 2008) gibi “tiyatro dışı” metin türlerinin dramatik olanaklarını araştıran grup bu kez bir romanı tek kişilik bir oyun olarak sahneliyor.

“Tehlikeli Oyunlar”, Hikmet Benol karakterinin varoluş mücadelesi üzerinde şekillenen ve diyalogdan monologa, ben-anlatıcıdan tanrısal-anlatıcıya, mektuplardan günlüklere ve şiirlere, didaskalilerden kaleydoskopik görüntüler oluşturan bilinç-akışlarına kadar birçok yazın tekniği ve türüyle anlatım olanaklarının sınırlarının zorlandığı uzun soluklu bir romandır.

Seyyar Sahne uzunca bir süredir, hareket, ses ve nefesin objektif çözümlemeleri ve bu analizler yoluyla icrasını temel alan oyunculuk çalışmaları yürütmektedir. “Tehlikeli Oyunlar” bu araştırma ve çalışmaların doğal bir uzantısı olarak da görülebilir.

Konsept ve Yönetim: Celal Mordeniz
Metni Düzenleyen ve Reji Danışmanı: Oğuz Arıcı
Metni Düzenleyen ve Oynayan: Erdem Şenocak

“Çocukluğun Soğuk Geceleri” Hakkında…
Çocukluğun Soğuk Geceleri, Tezer Özlü’nün çocukluk, ilkgençlik, kadınlık, cinsellik ve delilik temalarını, yaşam ve ölüm izlekleri etrafında, yalın ve sarsıcı bir dille işlediği, derinleştirdiği ve tartıştığı bir özyaşamöyküsel anlatı olarak, Türkçe edebiyatın aykırı ve ayrıksı örneklerinden biridir. Uzun zamandır oyunculuk uğraşına bir makam icrası şeklinde yaklaşan ve son dönemde tiyatro dışı metinleri oyuncu ile yönetmen ve oyuncu ile seyirci arasında kurulacak diyaloglar ışığında sahnelemeye yönelen Seyyar Sahne tarafından tek kişilik bir oyun olarak sahneye taşınmaktadır.

Oyuncu: Nesrin Uçarlar
Yönetmen: Celal Mordeniz