Perşembe, Temmuz 25, 2002

Karabuda, Tekin ve Gümüşlük Akademisi...




Geçen hafta, yakın geçmişin ünlü yönetmenleri Güneş ve Barbro Karabuda ile Çeşme’de, sonra da Latife Tekin ile Gümüşlük Akademisi’nde bir araya geldik... Güneş Karabuda’nın İletişim Yayınları’nın yayınladığı “Uzakların Ötesinde” ile Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan “İndim Zaman Bahçesine” ve “Zaman Bahçesinden Portreler”e eklenecek üçüncü kitabı yolda. Karabuda, bir taraftan da, aslen bir Avusturyalı olan Bonneval Kontu ya da Humbaraci Ahmet Paşa’nın yaşamöyküsü çerçevesinde Osmanlı - Avrupa ilişkilerine ışık tutacak bir “drama” çekmeye hazırlanıyor. Senaryosu da hazır olan projenin şimdilik tek eksiği “fon”. Bu film, Türkiye-AB ilişkileri açısından işlevsel bir kültürel yatırım da olacak, destek verebilecek kurumlara duyurulur! Ahmet Filmer’in Gümüşlük sırtlarında 15 dönüm araziyi vakfederek başlattığı, Garanti Bankası’nın destek verdiği, Latife Tekin’in “taş üstüne taş koyarak” canlandırdığı Gümüşlük Akademisi’ne yapılan yatırımın, dünya kültür – sanatıyla kurulan somut ilişkilerle katlanarak geliştiği gibi tıpkı...

“Sanat, Kültür, Ekoloji ve Bilimsel Araştırma Merkezi Vakfı” Gümüşlük Akademisi, Haziran’dan itibaren, farklı disiplinlerde çalışan pek çok sanatçıyı biraraya getiren atölye çalışmaları yapılmaya başlamış. Biz oradayken, “Demir Adam” diye tanınan Fransız heykeltraş Alain Valtat geldi. 18 Ağustos'a kadar sürecek bir heykel atölye çalışması yapacak olan ve “Benim heykelim modern dünyamızın tamamlayıcı bir parçası, insan yapısı işe, düzene ve kaosa bir övgüdür. Heykelim harekete, sürekli yenilenmeye, görkeme ve yeni potansiyel arayışlarına, sadece bakmak yerine yeni görme yolları bulma başarısına bir övgüdür.” diyen Valtat’ın kendi web sitesinde de bu dediklerini somutlayan bolca malzeme var...

Bu yazın önemli etkinliklerden biri de “Anadolu Edebiyat Dergileri Forumu” olmuş. Anadolu’da yayımlanmakta olan edebiyat dergilerinin çalışanlarını biraraya getiren forumda, akademisyenlerle birlikte dergicilerin sorunları tartışılmış. Latife Tekin’in, “Ağırlıklı olarak yoksullukla edebiyat arasındaki ilişki tartışıldı” diye özetlediği toplantıya, T. İş Bankası, Friedrich Ebert Vakfı, Açık Toplum Enstitüsü ve Diyarbakır Kültür Merkezi katkıda bulunmuşlar. Akademi’nin web sitesinde bu ilginç iletişimin özet notları mevcut...
Latife Tekin, Temmuz ve Ağustos içinde gerçekleşecek diğer projelerden de söz etti. New York'tan gelecek çağdaş sanatçılarla yapılacak "Dijital Sanat Atölyeleri", Dijital Tasarım, İnternet Sanatı, Elektronik Müzik, İnteraktif Sanat ve Digital Video atölyelerinden oluşuyor. Ayrıca bu atölyelere malzeme sağlaması bakımından, bir de "Sualtında Fotoğraf ve Video" atölyesi var. Bu program antik Myndos kentinde tüpsüz dalış çalışmalarını da içeriyor. Ağustos ayı ortalarında Ayla Algan'ın baş rolünü oynadığı, Paul Bargetto'nun yöneteceği "Hekabe" oyunu ile Finlandiya'dan gelecek Eri Dans Tiyatrosu’nun "Ritüel" adlı bir gösterisi olacak. 4 Ağustos’ta ise Yaylı Çalgılar Kuarteti, Gümüşlük Akademisi anfi-tiyatrosunda klasik ve çağdaş programıyla bir konser verecek...

Bu tarihlerde yolu Gümüşlük’e düşeceklere ne mutlu...

Yayın: 18 Temmuz, 2002 Milliyet Kültür ve Sanat Eki



Pazartesi, Temmuz 22, 2002

9. Caz Festivali ve web’de caz...



Bugün, 9. Uluslararası İstanbul Caz Festivali’nin 7. günü... Bu yılki festival büyük bir coşku ile başladı. Bir kere, İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın 9 yıldan beri özel bir bölüm olarak düzenlediği Caz Festivali’nin "babası"; Görgün Taner, tam da Festival başlarken, Vakfın Genel Müdürlüğü’ne getirildi. Her biri ardında güzel izler bırakan Melih Fereli ve Dr. Ersin Onay’dan sonra, bu görevin bu kez "Vakıf ailesinin bir bireyi"ne, hele Taner gibi, tanıyan herkesin çok sevip, çok saydığı birine teslimi çok olumlu yankılar uyandırdı... Bilgi Üniversitesi Sahne Sanatları Bölümü’nde öğretim görevlisi olan Görgün Taner, İKSV’de 1983 yılından bu yana çalışıyor. Taner, Avrupa Caz Festivalleri Birliği’nin başkanlığını da yürütüyor. Sonra, - krize rağmen - Festival’in geleneksel açılış mekanı Ortaköy, Esma Sultan Yalısı’nda verilen davet, "hala ayaktayız" dedirten cinstendi... Açılışta çalan ve New Orleans’tan gelen "Coolbone New Orleans Marching Band" 5 Temmuz’da İstiklal Caddesi boyunca bir ‘caz turu’ attı. Coolbone, iki gün sonra Barış Manço adlı vapurun yolcularına ‘cazlı’ bir Boğaz gezisi keyfi yaşattı... Son yılların en parlak "asit caz" ve etkileşimli elektronik müzik grubu Morcheeba, Hindistan sanatının ve kültürünün çok çeşitli geleneklerine kaynaklık eden, "kralların toprağı" Rajastanlı müzisyenlerden oluşan "Maharaja", Rio’nun ünlü Samba okulu Mangueira’nın karnaval davulcuları Funk’n Lata grubu, ardından Brezilya’nın divası Daniela Mercury ile samba cümbüşü... Bugün Açık Hava Sahnesi’nde Jan Garbarek... Yarın Erik Trouffaz, Antibalas... Cumartesi Okay Temiz Ritm Atölyesi, Us3 Yakuza + Naki; Pazartesi, Türkiye’ye ilk kez gelen 60’lı yılların rock kraliçesi Marianne Faithfull, aynı gece Fazıl Say’dan "Caz Parçaları ve Bahar Ayini"... Çarşamba Chick Korea...

Bu coşkuyu bizzat yaşayabilen cazseverler için unutulmayacak bir Festival kısacası... Ne var ki, meraklılar için web’de sağlam caz kaynakları var. İşte hem Festival, hem de genel olarak caz ile ilgili bazı adresler:

İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı Resmi Sitesi:
http://www.istfest.org

ECM:rarum (Jan Garbarek ve diğer caz ustalarının bu site için kendi seçtikleri parçaları dinleyebileceğiniz bir kaynak) :
http://www.ecmrecords.com/ecm/artists/68.html

BBC Radio - Jazz Library (20’li yıllardan günümüze kadar cazın kilometre taşları)
http://www.bbc.co.uk/radio3/jazz/jazzlibrary/lillekort.shtml

"All About Jazz" - Caz hakkında her şey
http://www.allaboutjazz.com/

Akusta - (Türkçe) :
http://www.akustamusic.com/

Anlaşılan, cazseverleri İstanbul’da da, web’de de yoğun yaz günleri bekliyor...

Yayın: 11 Temmuz 2002, Milliyet Kültür ve Sanat Eki

Salı, Temmuz 16, 2002

“Müzik Magazin”




Geçen hafta, Evin İlyasoğlu’nun “Ayla’yı dinler misiniz?” kitabından yola çıkarak, “bu kolay kolay yetişmeyen türden değerli keman virtüozunun, yaşam öyküsünü -en az iki dilden- internet’e de taşımalı” demiştim. Çünkü yazıyı hazırlarken yapılan aramada, Erduran’la ilgili Türkçe kaynaklar arasında “dişe dokunur” bir çalışma yoktu. Sonra bir e-posta geldi. Serhan Bali’dendi. “Yaklaşık iki ay önce aktif hale getirdiğim Müzik Magazin’e bir bakın” diyordu . Baktım hemen tabii... Bakar bakmaz da bu haftanın konusu kendiliğinden ortaya çıktı!

Serhan Bali çok iyi bir iş yapmış...

“Ana Sayfa, Andante, Ajanda, Akademi, Linkler, Haberler, Diskotek, Röportaj, Müzik Festivali, Dergiler, Müzik Kitaplığı, Caz ve Dünya Müziği” bölümlerinden oluşan “Müzik Magazin”, sürekli güncellenen bir site. -Ana Sayfa’da yerleşik “Yorumcularımız” içinde Ayla Erduran da yerini almış...- “Andante” sayfası, aslında Serhan Bali’nin Açık Radyo’da aynı başlıkla yayınlanan “Klasik Müzik Dünyasından Yansımalar” programının bir nevi “kulis”i . “Ajanda”, adı üstünde, İstanbul’un klasik müzik sahnelerinde olup bitenleri, “Akademi”, ağırlıklı olarak Serhan Bali’nin “Açık Site”de yayımladığı makaleleri içeriyor.

Açılışında “Tam anlamıyla balta girmemiş bir ormanı andıran siber alemdeki klasik müzik içerikli web mekanlarını bu bölümde sınıflandırılmış halde bulabileceksiniz” denen “Linkler” sayfasındaki sınıflandırma, “Besteciler, Çağdaş Müzik, Enstrüman Yapımcıları ve Satıcıları, Festivaller, İcracılar, Kayıt Firmaları, Konser Salonları, Kültür Merkezleri, Menajerlik Firmaları, Müzik Yayımcıları, Müzik Yayınları ve Dergileri, Online CD Marketler, Opera, Topluluklar, Web Radyoları ve Yarışmalar” biçiminde yapılmış. “Diskotek”te sanatçı, yapıt ve besteci diskografileri ile yeni çıkan CD, DVD ve VHS’lere yer verilmiş. “Dergiler” ülkelere göre sınıflandırılıyor. “Müzik Kitaplığı”, alfabetik olarak hazırlanan “Besteciler” ve “Yorumcular” ile “Genel Müzik Tarihleri” kaynaklarını içeriyor. Bu sayfada -herhalde içeriği yakında oluşturulacak- bir de “Ansiklopediler, Sözlükler, Rehber Kitaplar” bölümü var... “Caz”da Serhan Bali’nin, “Dünya Müziği”nde Serhan Yedig’in makaleleri yer alıyor.

Serhan Yedig, “Röportajlar” bölümünün de baskın imzası. Yedig’in Toros Can, Shlomo Mintz, Gidon Kremer, Yo Yo Ma, Zeynep Üçbaşaran... gibi müzisyenlerle yaptığı röportajlar, yalnız müzikseverleri değil, edebiyat meraklılarını da “ziyadesiyle” tatmin edecek lezzette... Eh, Ana Sayfa’da bir de “Doğum Günleri-Ölüm Yıldönümleri” köşesi bulunduğunu da belirtirsem, sanki tek eksiği “sıkı bir grafik tasarım” olan “Müzik Magazin”in sözünü etmediğim bir yeri -herhalde- kalmamış olacak.

Pazar akşamları 21.00’de FM 94.9’da kendi programında dinleyebileceğiniz
Bali’nin niye böyle bir zahmete girdiğini merak edenler olabilir tabii. deki program tanıtım yazısında şöyle diyor:

“Dünyanın en yaygın konuşulan dili olduğuna inandığım müzik sayesinde bir gün tüm kötülüklerin kalkacağına inananlardanım. Müziğin sunduğu güzelliklerin daha çok insan tarafından bilinmesi ve paylaşılması için kendi çapımda uğraş veriyorum. “

Yayın: 4 Temmuz Perşembe, 2002, Milliyet Kültür ve Sanat Eki

Perşembe, Temmuz 04, 2002

Ayla’yı hemen dinlemeli!



Remzi Kitabevi ISBN=975_14_0870_9Hani ele alınınca bitirmeden bırakılamayan kitaplar vardır ya, Evin İlyasoğlu’nun yeni yayınlanan “Ayla’yı dinler misiniz?”i benim için onlardan biri oldu... İlyasoğlu, Ayla Erduran’ın yaşamını onun ağzından anlattığı için kitabın adını da böyle koyduğunu düşünmüştüm önce. Ama kitabın sonuna doğru, bu başlığa sanki incelikli bir uyarı da saklamış gibi geldi bana. Bu “kolay kolay yetişmeyen” türden değerli keman virtüozunun, “yaşam öyküsünü dinlemeli, hem de bir an önce dinlemeli, sonra da harekete geçip, onu yaşarken daha rahat ettirmeli, bir taraftan da bu yaşamı -en az iki dilden- internet’e de taşımalı” diye düşündüm doğrusu...

Batıdaki öğrencileri, kişisel sitelerinde yalnızca onun yanında “yetiştiklerini” bile -ör: Celisa Amaral Frias- gururla belirtirken, “Ayla Erduran” diye bir arama yapılınca, onun için özel olarak hazırlanmış bir web sitesi bulunmalı örneğin.(1) Bu yalnızca bir “kadirbilirlik” meselesi değil. Bir “varolma” meselesi. Nasıl futbolumuzla gurur duymaya başladıysak, kültürümüzle, sanatımızla, bilim insanlarımızla da “kendimizi önce bize, sonra dünyaya anlatabilme” meselesi. Bunun günümüzdeki en hızlı ve ekonomik yolu da internet . Nitekim, Türk Üroloji Derneği, Ayla’nın çok sevdiği babası, ürolog, Prof. Dr. Behçet Sabit Erduran için web sitesinde ayrıntılı bir bölüm hazırlamış.

Benim Türkçe kaynaklar içinde yaptığım taramada, daha çok onun verdiği konser programlarına ilişkin kayıtlar bulundu.(2) Türkçe olmayanlar içinden, İngiliz “Prestige Elite” firmasının web sitesinden, Erduran’ın çaldığı parçalardan kaydı yapılmış bulunan bazı Brahms yapıtlarına ulaşmak mümkündü... Fakat en çok, dünyanın ünlü kemancı ve bestecisi Polonyalı Henryk Wieniawski için Polonyalılar’ın yaptığı web sitesinin “tarihçe” sayfasında, Wieniawski ödülü kazanan “Ayla Erduran” adını da görünce sevindim... Orta Avrupa, kültürel içerik oluşturmada hızla yol alıyor...

Erduran’ın müzik yaşamında en çok iz bırakanlardan birinin; Yehudi Menuhin’in ölümünden sonra Erduran ve Menuhin ile ilgili olarak Zeynep Oral’ın yazdığı “Ustayı Usta Yapan Aşktır” başlıklı bir makale ile Emre Kongar’ın 1997’de “Eskişehir Festival Orkestrası" ile ilgili olarak yazdığı “Şefler Dayanışması” başlıklı makale ise internet’teki Türkçe kaynaklar içinde bulabildiğim ilginç malzemeler oldu.

Bunlardan birincisinde, “Ayla’yı dinler misiniz?”de de değinilen, Menuhin ile birlikte verilecek bir konser öncesi “kaybolan notalar”ın öyküsü, bir kez de Zeynep Oral’ın kaleminden anlatılıyor... Kongar’ın makalesinde ise Erduran’ın bilinmeyen bir yönünü; “bilim-kurgu” türü filmlere merak duyduğunu öğreniyoruz.

“Ayla’yı dinler misiniz?”, yalnızca Erduran’ın yaşamından değil, İstanbul’un, Zürih’in, Moskova’nın kent kültüründen da kesitler sunması açısından ilgi ile okunan bir kitap.

Erduran’a da, İlyasoğlu’na da “elleriniz dert görmesin” derken, “e-Avrupa” projesinin en önemli girdilerinden biri olarak “kültürel içerik” desteği arayan Avrupa Birliği’ne “ne etsek de, daha çabuk girsek?” diye dertlenenlere:

“Ayla’yı ve Aylaları hemen dinlemeli ve anlattıklarını web üzerinden dünyaya yaymalı!”




(1) - Bilkent web sitesinde Ayla Erduran maddesi: http://mssf.bilkent.edu.tr/cgi/mssf.dll/Performer?id=31... Dünyada bilinen tüm Stradivarius kemanları kimlerin kullandığının bir tablosunu yapan Jose-Sanchez-Penzo’nun web sitesi. Bu listede şimdi David Grimal’de bulunan Ayla’nın kemanı 1710 Stradivarius’un yanındaki isimler boş, doldurulmalı…
(2) Bilkent Konserlerinden: http://mssf.bilkent.edu.tr/cgi/mssf.dll/Performer?id=31 - http://www.milliyet.com.tr/1997/01/21/sanat/
Borusan İstanbul Filarmoni konserlerinden: http://www.turkishdailynews.com/past_probe/03_12_00/Art2.htm


YAYIN: 27 Haziran 2002, Milliyet Kültür Sanat Eki