Pazartesi, Aralık 27, 2004

TAN ORAL'IN YENİ YIL DESENİ

"2005'e dikkat edin! İlk defa geliyor" diyen Tan Oral'ın elektronik ortamda dostlarına yolladığı yeni yıl mesajı:



HEYKELİN DİBİNDE HEYKELTRAŞ YAŞGÜNÜ

GALATASARAY'DA BİR YAŞGÜNÜ

Heykeltraş Prof. Namık Denizhan'ın arkadaşları, onun doğumgününü, hocası Şadi Çalık'ın yaptığı, Galatasaray'daki Cumhuriyet heykelinin altında kutladılar! Nice yıllara...



Pazar, Aralık 19, 2004

ŞAİRİN ÖLÜMÜ

Fikret İLKİZ

Dört yıl önce, Bizim Gazetede’deki “Şairin Gerçeği” başlıklı yazımda Şükran Kurdakul’un gerçeklerini yazmışım. Aynı yazıya bakarak yazıyorum. Şairin ölümü derslerle dolu. 16.12. 2004 günlü gazetelerdeki haberler; “23 Mart 1927’de İstanbul’da doğdu” cümleleriyle başlayıp şairin, dün sabah evinde yaşamını yitirdiği hakkındaydı. 77 yaşındaki şair “ölümüyle” haber oldu. Şair Şükran Kurdakul 15 Aralık 2004 günü öldü.

Yetmiş yedi yıllık ömründe şair, yazar, kitap yayıncısı, dergi editörü ve yazar örgütleri yöneticiliğiyle Türk edebiyatına önemli katkılarından dolayı “çoşkunun ve direncin şairi” olarak; 3-12 Kasım 2000 tarihlerinde düzenlenen TÜYAP İstanbul 19.İstanbul Kitap Fuarının “onur yazarı” Şükran Kurdakul... Dostlarına ve TÜYAP’a teşekkür etmek istiyorum. Çok şükür yaşıyordu ve “onur yazarı” seçildiğini, ne kadar sevildiğini gördü. Sağlığı hiç iyi değildi. Konuşmasında; birkaç damla gözyaşıyla karıştırdığı birkaç sözle dostluğun, direnişin, sevginin, şiirin gerçekliğini anlatmıştı. Çektiği sıkıntıları dirence dönüştüren ve inançlarından vazgeçmeyen bu adamın “ (...) Ne günler gelmiş geçmiş memleketten / Ne günler gelip geçiyor / Darağacından kurtarılan düşünceyi / Darağacına çekip asmak için tekrar / Namlular şakaklarda nasıl bekliyor (...)” dizeleri, memlekette olup bitenlerin resmidir. Adına yayınlanan kitaba, şairin el yazısıyla “Armağan” başlıklı şiirini koymuşlardı. “Armağan” şiiri kim bilir kimlere armağan?..

Bunca yıl çok ışık birikti avuçlarımda
Senin olsun.
Esinlen sevgi dokuyan ellerimden
Bunca yıl şiirin, kardeşliğin, kavganın
Has bahçelerinde yarattım bu gerçeği
Sabrım senin olsun,
Aşkım senin olsun.
Acıların sütüyle büyüttüğüm umutlar
Mahpushane avlularında boy verdi
Dolunay menekşelendi kirli kara camlarda
Her görüşte yeniden vurulduğumuz ana evren
Özgürlüğe boyadım saksımdaki çiçeği
Senin olsun.
Biz ki acılar döneminden
Ellerimizi kirletmeden geçtik.
Direncim senin olsun,
Sevgim senin olsun.


“Acılar döneminden” ellerini kirleterek çıkanlar, hala şiir okuyorlarsa eğer; bu şiir sizin armağanınız ... Okuyun ve ellerinizin kirlerinden utanın.

Şükran Kurdakul, 16-17 yaşında iken şiirlerini “Tomurcuk”/“Zevklerin ve Hülyaların Şiirleri” isimli kitaplarında toplamıştı. Lise öğrencisiyken Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi’ni kurma girişiminden dolayı tutuklanıp beş ay hapis cezası almıştı. Çocukluk ve gençlik yıllarını, 1946’da ilk tutuklanışını “Türkiye Yazıları” dergisinde, bundan sonrasını da Cumhuriyet gazetesindeki “Hapisten Babıaliye” başlığıyla yayınlanan dizide kendisi anlatıyor:
“Evet, 1946’nın aralık ayında evden alıp önce I.Şubede tuttular; sonra eski İzmir Cezaevinin Jandarma Karakolunda bir odaya kapadılar beni. İçerde bir asker sızmış yatıyor, ön dişlerinden ikisi eksilmiş biri asker kaputuna sarılmış okuyordu. Beni görünce başını kaldırdı.
- Geçmiş olsun, dedi.
- Sağ olun dedim.
- Hayrola?..
Duraladım.
- Ne yaptın da seni attılar buraya?
- Emekçi köylü Partisini tutuyordum, dedim.
- Vay be!.. diye coşkulandı asker.
Gözlerim o andaki gözlerin, o andaki yüzün resmini çekmişti ama yansıtamıyorum şimdi. Sesini kısarak:
- Ben de sosyalistim. dedi. Muğla’ya sürgün alayına götürülüyorum.
O denli ısrar etmeme karşın adını söylemeyen, o tarihteki, asker arkadaşla okuduğumuz romanları konuştuk. Dergilerimizi, yetişmekte olan yazarlarımızı konuştuk. Dönemin başbakanı Recep Peker’in bir tür faşizm geliştirmeye çalışmasına karşın İsmet Paşanın sessiz kalışını konuştuk.” Yargıtay şairin mahkumiyet kararını bozmuştu, ama liseden de atılmıştı.

77 yıldır bu topraklar üzerinde yaşamış Şair’le aynı topraklar üzerinde yaşamak ayrı bir onur… Onun dizeleriyle büyümek başka bir sevinç… Yaşam, sevgi, dostluk ve herkes için yaşanacak bir dünya yaratmaya adanmış ömrünü sonlandırdı. Onu yaşamının son yıllarında unuttuk. Oysa yarattığı gerçeklerini, sevgisini, şiirlerini ve direncini paylaşabilirdik. Yapmadık… Şiirlerine can verebilir miyiz? Şair Şükran Kurdakul toprak, hava ve su oldu. Güle güle Şükran abi!…Güle güle!…



Cumartesi, Kasım 20, 2004


Helene Karabuda... (Photo: Thomas Gidén)

HELENE - a choreograpy materialised in a flip-book.
Release October 1 at 14.00 at E.L.D. LAB Norrtullsgatan 7.
Choreography and text: Efva Lilja
Dance: Helene Karabuda
Photo: Thomas Gidén
Graphic Design: Nina Ulmaja
Print: Katarina Tryck


Yukarıdaki özet bilgi E.L.D'nin web sitesinde Karabuda ailesinin dansçı üyesi Helene'in adına yapılan gösteri hakkında. Helene, İsveç'in çok önemli bu topluluğunda uzun yıllardır dansediyor. Aynı zamanda yardımcı koreograf olarak çalışıyor.

Helene "The Outmost White" oyununda buz üzerinde solo dansetmiş:
Photo: Tomas Pommier Photo:Hans Skoglund

About "The Outmost White":
"Helene Karabuda’s performance mirrors human despair at the edge of the world, where no earthly laws are valid and no human contact is possible. The tiny figure that moves about in the rays of light appears to be playing with the changing light, colouring each part of the stage with a new plastic intonation." Kultura, Moscow 12/6/03



E.L.D Ankara'da ODTÜ Uluslararası Dans Festivali için davet almış. Keşke onları İstanbul Festivallerinde de görebilsek...

E.L.D kendisini şöyle anlatıyor:

E.L.D. LAB

The role of the artist is to provide the context for creative processes in which the goal has not been pre-determined. This involves a considerable degree of risk-taking and the insight and understanding generated by the process may be just as much the goal as the “result” – the work of art. In the relatively near future this process will become a more public matter than the work itself as the audience will take on a more active role in relation to concept, working methods, equipment, teaching… everything that contributes towards the working process. Members of the audience will have to make use of their own creative capacities in relation to experience, context, cause and effect. This new form of participation will have an effect both on the artist and on the participating audience. Interaction.

E.L.D. LAB concentrates on open-ended creative processes involving new forms of collaboration between artists and scientists with the focus on dance.The aim of the work we do together is to develop new ways of working for artistic activities as well as new forms of performance and to improve the conditions for the encounter with our audience. Our aim is also to shed light on the creative possibilities available within dance as an art form and how it can serve contemporary society. E.L.D.’s studios are the headquarters for our operations.

Research and Artistic Development Projects

We develop projects in collaboration with artists and scientists in different genres and fields. The current project is “Movement as the Memory of the Body”, a three-year project involving dancers, composers, film directors, researchers in dance, sociologists, social gerontologists, philosophers and others. The director of the project is Efva Lilja. The various parts of the project will be on show as part of Open Monday series of evenings in the form of seminars, workshops, open rehearsals etc. and the end result will be a new work for performance, a documentary film and a publication.

Multi-Genre Collaborative Projects

The work we do in E.L.D. crosses the boundaries between genres. We collaborate with other fields of artistic endeavour on projects to develop new forms of performance and new networks of arrangers. These projects also generate general models for others to experiment with.
In addition to our own projects and productions, we are developing the Forum for a New Choreography – a project in which choreographers from outside E.L.D. are invited to join us as guests and are given an opportunity to present their works. The criteria for invitation is that the work is judged to be original and creative in character and that the working process will be an open one. We find as much room as we can for other artistic projects within the framework of our activities. A reference group made up of young students at arts institutions in higher education or those recently graduated is being formed so as to incorporate within what we do young people’s points of view, what they enjoy, what they really want, as a complement to the skills and knowledge of the established artists.

E.L.D. EVENT
Produces works of art in dance for presentation both by new networks of arrangers and in new performance contexts as well as on the traditional stage – nationally and internationally. Based in E.L.D.’s premises in Stockholm, the field in which we can engage with audiences of very age-group, social class and a wide range of cultural and geographic backgrounds spans the entire globe. Our performances have been presented in more than a score of countries.

Site Specific Shows

We are frequently invited to stage performances in particular places or events at various sites throughout the world. The sites for which we have created special stagings include the Guggenheim Museum in Bilbao, Akers Internationals enormous foundry at Åkers gun-factory, the Vasa Museum, the Siarö Fort in the Stockholm archipelago and Hammarby seaport – to name but a few. Priority is given to site specific work and to works which contribute to the development of new forms of performance.

Our Repertoire

Maintaining a repertoire of prominent work of high quality is of vital importance to the continuity of our work. Repertory performances alternate with new productions. E.L.D.’s repertoire is made up of works for various fora and contexts, from intimate solo pieces to whole-evening performances for major stage venues.

Dance in Schools

Performances for children and young people form an important part of our activities. In order to improve and expand the nature of our encounter with the public and to encourage interest in art within schools, we are also engaged in developing new methods and models for arrangers. Public presentation of this work occurs as part of courses of professional training and within the institutions concerned with the aim of improving conditions both for ourselves and for other practitioners and to promote the very concept of presenting dance as an art form in schools.

Video/Television/New Media

Creating Dance for the new media is one of the artistic challenges we are actively committed to.

E.L.D.’s ORGANISATION

Our activities need to be clearly structured and defined so as to ensure that production, administration and marketing function efficiently. E.L.D. is run as a co-operative economic association. The board is assisted by a consultative committee made up of representatives from various areas of expertise. The members of the committee are engaged by the board on each occasion, depending on what the issues are. As is always the case, the various staff groups within E.L.D. are represented on decision-making and consultative bodies. We work within clearly-defined democratic structures and with a powerful sense of professional ethics.
E.L.D. has received funding from the National Council for Cultural Affairs since 1985, from Stockholm City Council (the Municipality of Stockholm) since 1988 and from Stockholm County Council since 1990.

Staff

We work together under different forms of employment and our employment contracts are of various lengths. What we have in common is the goals we share at work and our determination to make them reality. To achieve these goals we work in a democratic framework implemented so as to create the best possible conditions for individual members of staff in which to develop their abilities and to put them to best use.

Study Visits, Work Experience, Postgraduate Researchers

The openness of our activities and our continual involvement and engagement with the world around us is invigorated and fortified by the curiosity of the young about our working processes and our performances. It is also vital to provide young people with an opportunity to find out about our various areas of professional activity. This is why we encourage visits from both secondary school pupils as well as from students at sixth-form colleges and in vocational training or in higher education. Our activities are accessible to both current and prospective researchers.

Premises

Our premises at Norrtullsgatan in Stockholm are the headquarters of our operations. It is here that various parts of our activities are developed, here that artists, scientists, technicians and other the other collaborating professional groups – theoreticians and practitioners – come together. We receive study visits here as well as visits from trainees, the media and interested members of the general public.

Bu sürekli arayan, araştıran, dansı yaşama sokmanın bilimsel yöntemleri üzerinde odaklanan ve ürünlerini halka karşılıksız sunan grubun web sitesini ziyaret edin, harika fotoğraflar görün: E.L.D.

Osmanlı Madalyaları


Osmanlı İmparatorluğu’ndaki nişan ve madalya geleneğinin 120 yıllık serüvenini gözler önüne seren "İftihar ve İmtiyaz- Osmanlı Nişan ve Madalyaları" başlıklı sergi 26 Aralık tarihine kadar Osmanlı Bankası Müzesi'nde meraklılara sunuluyor. Küratörlüğünü Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Edhem Eldem'in üstlendiği serginin tasarımı Bülent Erkmen'e ait.
Bir “tarih düşme” mekanizması olarak da kullanılan nişan ve madalyalar 120 yıllık bir dönemi sembollerin güçlü diliyle anlatıyor. Sözkonusu dönem ve günümüz dinamikleri arasındaki benzerlikleri gözler önüne seren objeler, Osmanlı’nın Batı’ya açılma izleri dolayısıyla Türkiye’nin Avrupa Birliğine giriş sürecinin kökleri hakkında ipuçları içeriyor.

Sergide, pırlantalarla bezeli nişanlardan bakır harp rozetlerine, beratlardan fotoğraflara, kartpostallardan biblolara kadar 1.000’in üzerinde obje ve belge yer alıyor. Aralarında Tanzimat Hatıra Madalyası , Sultan Abdülaziz’in Londra Ziyareti Hatıra Madalyası , Kırım Harbi Madalyası , Birinci Rütbe Murassa Mecidî Nişanı Şemsesi, Birinci Rütbe Murassa Osmânî Nişanı Şemsesi, Bosna Madalyası, Birinci Rütbe Şefkat Nişânı Şemsesinin de sergilendiği "İftihar ve İmtiyaz- Osmanlı Nişan ve Madalyaları Sergisi" , 26 Aralık 2004 tarihine kadar açık kalacak.

OSMANLI BANKASI MÜZESİ
Bankalar (Voyvoda) Caddesi 35/37
Karaköy
http://www.obmuze.com/


Çarşamba, Kasım 10, 2004

"teatro VASCELLO" geliyor!
insan kaderine dair en umutsuz yorum: "Trachis Kadınları"


Sofokles'in Ezra Pound tarafından İngilizce'ye uyarlanan "Trachis Kadınları"nı Giancarlo Nanni İtalyanca'ya çevirerek sahneye koymuş... Oyun 24 Kasım Çarşamba saat 20.00'de, Enka Vakfı – Şadi Gürçelik Spor Sitesi (İstinye) sahnesinde "teatro Vascello" tarafından Türk seyircisine oynanacak.



TEATRO VASCELLO HAKKINDA:
İtalya’nın en önemli alternatif ve bağımsız tiyatrosu Teatro Vascello ilk kez Türkiye’de. Usta oyuncu Manuella Kustermann ile rejisörlükte 40. yılını doldurmaya hazırlanan Giancarlo Nanni’nin birlikte kurduğu Teatro Vascello seksenli yıllardan beri Roma’da birçok tiyatro ve tiyatrocuya öncülük ve ev sahipliği yapıyor. Peter Brook, Bob Wilson, Robert Lepage, Tadeus Kantor, Edith Clever, Stephen Petronio, Judith Malina, Jan Febre, Jurij Ljubimov, Oriza Hirata gibi isimler Teatro Vascello ile çalıştılar.

YÖNETMEN HAKKINDA:
GIANCARLO NANNI
Yönetmen, Teatro Vascello Sanat Yönetmeni

1941 yılında İtalyan bir babanın ve Yunanlı bir annenin oğlu olarak Rodos (Yunanistan)’da doğdu. 1943’de ailesiyle beraber Roma’ya yerleşti. Okulu bitirdikten sonra 1964’de Cy Tombly ile resim çalışmaları yaparak Gallery Arco d’Alibert’de başladı. Yine aynı yıl Manuella Kustermann’la tanışmasıyla tiyatro kariyerine başladı. 1972’de Wedkind’in “Spring Awakening”ini devrimci bir anlayışla yönetmesiyle Roma’nın deneysel tiyatro toplulukları arasında önemli bir lider haline geldi. Nanni, tanınmış “The School of Rome” diğer adıyla “Theatre İmage” i kurdu. Öğrencileri Memé Perlini, Giuliano Vasilico ve Pippo di Marca, bindokuzyüzyetmişlerdeki İtalyan Avangartı’nın en önemli yönetmenleri oldular.
2001’de Actors Studio’da bir workshop yöneterek bu saygın kurumun ilk İtalyan eğitmeni oldu. Tokya’da ve Polonya’da konferanslar ve eğitim çalışmalarında bulundu. Yönettiği oyunlar Mısır, Rusya, Bulgaristan, Brezilya, Ukrayna, Amerika, Arjantin gibi çeşitli ülkelerin festivallerine katıldılar.

UYARLAMA HAKKINDA:

Trachis Kadınları, Sofokles’in yedi tragedyasından biri. Büyük şair Ezra Pound eseri ingilizceye uyarlarken tragedyanın özüne bağlı ve sade olmasına dikkat etmiş. Modern seyirciyle antik eserin bağını kurabilmek için dil değişimini, alışkanlıkları ve değişen şartları göz önüne almayarak, olaylar bütününü basit bir dile indirgeyerek yüzyıllar arasındaki farkı ortadan kaldırmış.

OYUNUN KONUSU:

Trachis şehrinde sürgünde olan Herkül'ün karısı Deianira, kocasından uzun süredir haber alamamanın endişesi içinde sütanne'ye derdini döker. Sütanne de oğlu Illo'yu babasını aramak için göndermesini salık verir.Tellal Lica, Herkül'ün sağ olduğunu ve Kral Eurito'dan öç almak için mahvettiği Eukalia şehrinin zaferini kutlamakta olduğunu bildirir. Lica beraberinde bazı esireleri de getirir.Bunlardan özellikle bir tanesi Herkül’ü çok etkiler. Bir haberci, kendisine, Iole adlı bu kızın, kral Eurito'nun kızı olduğunu ve bu kız uğruna Herkül'ün Eukalia'yı mahvettiğini söyler.Deianira kocasını tekrar kazanmak için, bir aşk iksiri olduğunu sandığı, Herkül tarafından öldürülen Nesso'nun kanıyla ıslatılmış bir elbise gönderir. Daha sonra Deianira bu kanın çok kuvvetli bir zehir olduğunu öğrenir. Elbisenin babası üzerindeki etkisini gören Illo, annesine nefretini kusar. Umutsuzluğa kapılan Deianira intihar eder. Illo vicdan azabı çekerken, ölmek üzere olan Herkül gelir. Oğlundan kendisini öldürmesini ister. Karısı Deianira’nın intihar ettiğini öğrenince eski bir kehanetin gerçekleştiğini anlar. Oğluna Etna'da cesedini yakması ve Iole ile evlenmesi konusunda yemin ettirir. Illo her ne kadar itiraz etmeye çalışsada , cenaze alayı yola koyulur. Illo gökyüzüne meydan okur.

24 Kasım Çarşamba 20:00

Enka Vakfı – Şadi Gürçelik Spor Sitesi – İstinye
Bilet Satış: 12 Kasım Cuma’dan itibaren D.T. Taksim Sahnesi Gişesi / 12:00 – 20:30
Bilet Fiyatları: 35.000.000 – 25.000.000
Rezervasyon: Enka Vakfı (0 212) 276 22 14 / 209
Semaver Kumpanya (0 212) 585 59 35 : http://www.semaverkumpanya.com/


Not: Oyunun müzikleri Paolo Vivaldi tarafından bestelenmiş. Bu "Vivaldi"yi merak edebilecekler için!:
PAOLO VIVALDI born in Rome in 1964 with a degree in S.Cecilia Music Conservatory as Composer and Orchestra conductor. Paolo Vivaldi is considered one of the new hopes of the Italian film music and he has already recorded several soundtracks for TV, feature films and theatrical works with a remarkable success of public and critics.
Kaynak: http://www.promusic-inc.com/frontdoor/the_composers.cfm









ÇOCUKLAR İÇİN TİYATRO...

"Pırtlatan Bal" (Aziz Nesin, Çocuk müzikali), "Nasreddin Hoca", "Evvel Zaman İçinde" (7'den 70'e kukla oyunları) Semaver Kumpanya'da sürüyor:
bkz: Oyunlar: http://www.semaverkumpanya.com/oyunlar.htm

Bu da daha küçükler için: "Sihirli Orman"

AKATLAR KÜLTÜR MERKEZİ
Kasım Ayı Boyunca Her Cumartesi - Pazar Saat 11.00
(Arife Günü ve Bayramın 1. günü hariç)

Tek perdelik müzikal komedi, Çocuk Oyunu
Yazan - Yöneten : Sibel SEZER
Müzik : Mehmet SEZER
Söz : Sibel SEZER
Afiş Tasarım : Onur KADAM
OYNAYANLAR
Işılay ÜRKMEZ : Fıstık
Dergah ŞEN : Mıstık
Burak ALKAŞ : Cingöz
İdil YÜRÜK : Peri
Tarık ÇİÇEK : Hüsnü ARAKEL
Alize ERTEM : Cadı ve Tavşan
Bilgi için: Füsun ELİZ
Beşiktaş Belediyesi BELTAŞ A.Ş.
fusun.eliz(at)eltas.com.tr


Paris'te "Fotoğraf Ayı" ve Güneş Karabuda sergisi !

İstanbul'da Yapı Kredi Kültür merkezinde "Güneş'in Dünyasından" başlığıyla ses getiren sergiden 100 parçalık bir seçki şimdi de Paris'te Elele Galeri'sinde...


(Soldan) Ayten Dobra, Güneş Karabuda, Ayperi Ecer Karabuda, onun solunda Gökşin Sipahioğlu, "en eski GS mezunlarından" (1939) Alişan Dobra ve kızı ile birlikte.

"Portreler, olaylar, anlar ve ülkeler" olmak üzere 4 başlık altında derlemiş Karabuda Paris sergisini... Sergi 12 Kasım’a kadar açık kalacak...



Açılışta Alev Ebüzziya, kendi fotoğrafının önünde...

Perşembe, Ekim 21, 2004

Devrim ALTAYLI göndermiş:
info@e-creative.net

Web Oskarları Türkiye’den: e-CREATIVE AWARDS


Türkiye’nin ve Dünya’nın en kreatif web sitelerini seçmek üzere kurulan www.e-CREATIVE.net tüm web tasarımcılarını ortak bir platformda bir araya getiriyor. Brezilya’dan Çin’e kadar dünyanın en iyi 12 art direktörü (bu arada Türkiye’den Murat Birsel ve Yurtsan Atakan’ın da aralarında bulunduğu) jüri heyeti, her ay Dünya’nın en kreatif sitesini online ortamda belirliyor.

12 ay sonunda Dünya’nın en iyi web sitesinin belirleneceği e-CREATIVE.net’te her ay yüzlerce web sitesi yanında, bu sitelerin yapımında emeği geçen tasarımcı ve programcıların tanıtılmasına olanak sağlanıyor.

4 ay önce yayın hayatına geçtiği halde ayda 60 bin tasarımcının ziyaret ettiği bir web sitesi haline gelen e-CREATIVE.net, dünyanın en prestijli web yarışmalarından biri olmayı başardı.
Türkiye’yi web tasarımı alanında söz sahibi yapan e-CREATIVE.net, Türkiye’nin ve Dünya’nın en kreatif sitelerini bir arada görme imkanı sağlıyor. Moda, otomobil, eğlence, spor gibi konu başlıkları altında kategorize edilen e-CREATIVE.net’te web siteleri ayrıca tasarımlarına ve renklerine göre de sınıflandırılıyor. Tasarımcılar, üye kayıtlarını “desing studios” veya “freelance” olarak belirleyerek tüm dünyadaki müşterilerine tasarımları ile ulaşıyor.

Özellikle yeni web tasarımcılarına yol göstermesi bakımından da çok yararlı bir adres olan sitenin forum bölümünde ise; sinemadan, fotoğrafa, tasarımdan çizgi romana kadar ilgili konuların meraklıları kendilerine ilham veren her şey hakkında fikirlerini paylaşıyor.

"Turkey’s" bölümünde ise sadece Türk web tasarımcılarının seçkin web sitelerini bir arada görmek mümkün.

“Special Links” bölümünde sadece Türkiye’nin tanıtımına yönelik sitelere yer vererek ülkemizin tanınması yönünde de önemli bir misyon üstleniyor.

"Sadece ilham verenler" sloganıyla yola çıkan e-CREATIVE.net ekibi "Benim tasarımlarım da ilham verir" diyen tüm amatör ve profesyonellerin çalışmalarını bekliyor.

www.e-CREATIVE.net


Çarşamba, Ekim 06, 2004

Alfons Karabuda'nın uğraşları ve
"Kahve ve Sanat"...

Çok yönlü bir "creative" Alfons Karabuda. Beste yapar, spor yapar, sanat ile uğraşır. "İnsan'ın annesi ve babası Güneş ve Barbro Karabuda olursa başka türlü nasıl olabilirdi ki?" denilebilir tabii.

Alfons, Stockholm'de yaşar. Karısı Helen bir balerin. Emil ve Elin adında 2 çocukları var. "Naomi" stüdyosunun adı: http://www.algonet.se/~naomi/about.html

Son yıllarda uğraşları arasına "Alfons' CoffeShop" u ekledi. Burası sanat yuvası bir "kafe". Ben daha hiç görmedim ama atmosferini "hissediyorum". Bugün yeni web sitesinin adresi geldi, girdim ve çıkamadım. Tavsiye ederim, siz de ziyaret edin:

http://www.alfonscoffeeshop.se

Yalnız, bu sitenin ziyaretçilerinin "edilgin" kalmayıp, "etkileşim"i iyi bilmesi gerekiyor. Adeta bir "origami" ortamında, farenizi sürekli ekranda dolaştırıp, neyi nereden tıklarsanız, "dahasını" görebileceğinizi araştırmanız gerek. Sitenin tasarımcısı belli ki çok zeki ve çok yaratıcı. Ziyaretçinin de "ondan aşağı kalmaması için" sabırla tıklamayı sürdürmesi şart. Ödüller mi? Bir tanesi yukarıda işte, içinde "Türk Kahvesi"nin de bulunduğu menü. Menünün sayfalarını elinizle çevirebiliyorsunuz, sakın bir kere görünce orada bırakmayın!
Fondaki harika bir Fransız "şansonu" cabası...

"Sanat ile kahve" bir arada ancak bu kadar olur diye düşünüyorum.
Alfons, haftanın belli günlerinde orada söyleşiler de düzenliyormuş bu konuda...
Yolu Stockholm'e düşenleri kıskanıyorum açıkçası şu aralar...

Bu da Alfons'un Yöneticileri arasında olduğu "Swedish Art Grants Committee"nin web sitesi:
http://www.konstnarsnamnden.se/




Cumartesi, Ekim 02, 2004

Mimarlık Müzesi’nde


"Kubbelerde Yüksek Ökçeler" sergisi açıldı.



Küratör: Derya Nüket Özer

Mimarlık Müzesi yeni sergisinde, Türkiye’nin öncü kadınlarının verdikleri mücadelenin heyecan verici bir örneği olan Cahide Tamer’in arşivinde yeralan fotoğraflara ve kendisi ile yapılan bir söyleşiye yer veriyor. Cahide Tamer (1915-...), Cumhuriyet’in kuruluşunun hemen ardından yaşanan pek çok gelişmeye katkıda bulunan “ilk”lerden. Türkiye’nin ilk kadın mimarlarından birisi. Dahası, o dönemlerde Türkiye’de yeni gündeme gelen tarihsel yapıların onarımı konusunda çalışan ilk mimarlardan. Korumacılık mevzuatının yeni oluştuğu, restorasyon tekniklerinin yeni keşfedildiği yıllarda “restorasyon şiir yazmak gibidir” diyen Cahide Tamer, Yedikule, Rumelihisarı, Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı gibi pek çok önemli onarımlara imza atmış. Tamer’in önemli bir özelliği de çok iyi bir arşivci olması. Yaptığı bütün işlere ait resmi yazışmalar, çizimler ve fotoğraflara evindeki arşivinde ulaşmak mümkün. Bunların bir bölümü hazırladığı kitaplarda da yayımlanmış...


Topkapı Sarayı, Cariyeler Hastanesi'nden dolap kapağı.

"Cariyeler Hastanesi'ne keşif yapmaya gitmiştim, ölçü alırken bu dolap kapağı ilgimi çekti. Bembeyaz boyalıydı, üzerine çocukların defterlerine yapıştırdıkları çıkartmalardan süsler yapılmıştı. Ben de konstrüksiyonu açısından altına bakmak istedim, yanımdaki çakı ile biraz kazıdım. Bir de baktım altından yaldız çıkıyor. Biraz daha kazıdım, yaldız , boya müthiş. Hemen müdürümüz Tahsin Öz'e gittim. Hemen geldi, yerinden çıkaralım, inceleyelim dedi. Boya temizlenince altından nefis bir dolap kapağı çıktı. Sonra UNICEF bunu kartpostal yapmış"...

Cahide Tamer Arşivi
(Sergi icin resmin uzerine tıklayınız)






“Üç Belge: Padişah Tapusundan Şayeste Hanım'ın Duvarına”
sergisi sürüyor...


Hazırlayanlar: Derya Nüket Özer, Tufan Sağnak

Osmanlı dönemine ait üç belgenin yer aldığı sergide Preveze’deki Hazine’ye ait bir çiftliğin Sultan 2. Abdülhamid’in üzerine geçişini belgeleyen tapu ile kendi halinde iki hanıma ait bir yapı izin belgesi ve harç belgesi yer alıyor.

Sözü edilen tapu...

2. Abdülhamid, kendi adına mülk sahibi olan ilk Osmanlı padişahı idi. Musul, Kerkük, Filistin, Doğu Anadolu, Çukurova ve Balkanlar’da çok sayıda araziye sahip olmuştu. Mimarlık Müzesi’nde yayımlanan 1892 tarihli tapuda da belirtildiği gibi bu mülkler “kız ve erkek çocuklarına eşit olarak” miras kalıyordu. 1930’larda Musul ve Kerkük’teki arazileri için mücadele veren Osmanlı hanedan üyelerinin elinde, bazı kaynaklara göre 50.000 adet tapu bulunuyordu. Pek çok tarihçiye göre 2. Abdülhamid ulusal hareketlerin Osmanlı İmparatorluğu’nu tehdit ettiği, Filistin’de bir Yahudi devletinin kurulmaya çalışıldığı, İngilizlerin Irak’taki petrol kaynaklarına göz diktiği o dönemde Osmanlı topraklarını kişisel tapusuyla koruma altına almaya çalışmaktaydı.

Şayeste Hanım'ın duvar onarım ruhsatı...

Sergide yer alan 1922 tarihli Yapı ve Onarım İzin Belgesi, evini bir duvarla çevirmek isteyen Şayeste Hanım’a ait. Formun içerdiği başlıklar, arkasında basılı olarak yer alan Ebniye (Binalar) Yasası’nın ilgili maddeleri, yeni oluşmaya başlayan mimari terminolojide “resm-i mücessem” (üçboyutlu görünüm) ve “pianta” (plan) sözcüklerini yan yana gelişi ve kalfanın resmini koyma zorunluluğu belgenin ilginç yanları.

Habibe Hanım'ın harç muafiyeti...

Son belge ise, yoksulluğu nedeniyle yapacağı küçük bir inşaat için ödemesi gereken harçtan muaf tutulmak isteyen bir hanıma verilen olumlu yanıtı içeriyor.

Padişahın Tapusundan Şayeste Hanımın Duvarına” sergisinde yer alan belgeler Şehmuz Dirim koleksiyonundan sağlanmış, çevriyazımı Şinasi Acar, günümüz Türkçesi’ne Derya Nüket Özer ve Tufan Sağnak tarafından çevrilmiş.

Mimarlık Müzesi’nde ayrıca; Cumhuriyet Dönemi Türk Mimarlığı ile Pullar ve Mimarlık sergileri de sürmekte.

Ayrıntılı bilgi için tıklayınız:
http://www.mimarlikmuzesi.org/






Pazartesi, Eylül 06, 2004

SEMAVER KUMPANYA

Semaver Kumpanya, “Savaş” Oyunları ile Sezonu Açıyor.





Semaver Kumpanya, üçüncü sezonuna, Işıl Kasapoğlu’nun yönettiği, savaş temalı 3 oyun ile başlıyor; Diktat,(Enzo Corman), Resm i Geçit (Loula Anagnostaki) ve Tetikçi (Adel Hakim). “Mem ile Zin”, “Murtaza” ve “Onikinci Gece” yeni sezonda da perde açmaya devam edecek.

4 Ekim Pazartesi günü başlayacak sezonun ilk oyunu “Diktat”da Köksal Engür ve Bülent Emin Yarar oynuyuyor. “Diktat”. İç savaş sonrası ayrı saflarda çarpışmış iki kardeşin yirmi beş yıl sonra karşılaşmalarını ve hesaplaşmalarını anlatan oyunu Enzo Corman yazdı Nükhet İpekçi dilimize çevirdi.

“Resm i Geçit”, Yunanlı yazar Loula Anagnostaki’nin “Resm i Geçit” ini yine Nükhet İpekçi çevirdi. Bülent Emin Yarar ve Evren Kardeş rol aldığı Resm i Geçit; tavan arasına sıkışmış iki kardeşin, dışarıda olan biten bütün şiddet ve toplumsal karmaşadan soyutlanarak, aile, yaşam, şiddet, savaş, kıyım gibi olguları kendi iki kişilik dünyalarında anlamaya çalışmalarını anlatıyor.

Adel Hakim’in yazdığı “Tetikçi” sini ise Sinan Sinangil’in Türkçesiyle Bülent Emin Yarar oynayacak. İç savaşta harap olmuş bir kentin ortasında savaşın hayatını nasıl değiştirdiğini, nasıl tetikçi olduğunu anlatan bir adamı konu ediyor.

Uluslarası İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında geçtiğimiz Haziran ayında prömiyer yapan “Mem ile Zin” bu sezon devam eden oyunlardan. Cuma Boynukara’nın yazdığı oyunu Bülent Emin Yarar ve Işıl Kasapoğlu yönetti.

W. Shakespeare’in “Onikinci Gece”si üçüncü sezonunda Orhan Kemal’in “Murtaza”sı ikinci sezonunda yine sahnedeler.

Semaver Kumpanya, 2004 – 2005 sezonunda dördü yeni; altı büyük oyun ve dört çocuk oyunuyla haftanın beş günü Çevre Tiyatrosu’nda seyirciyle buluşacak.

www.semaverkumpanya.com

Çevre Tiyatrosu / Kocamustafapaşa 0 212 585 59 35

Perşembe, Eylül 02, 2004

AVRUPA FİLMLERİ FESTİVALİ - FESTIVAL ON WHEELS
GEZİCİ FESTİVAL EKİM AYINDA 10. KEZ YOLA ÇIKIYOR!



Avrupa sinemasının örneklerini Türkiye'nin çeşitli kentlerine taşıyan Gezici Festival, bu yıl Ankara, Bursa, İzmir, Kars, Van ve Kayseri'ye konuk oluyor.

Gezici Festival 1-7 Ekim tarihlerinde Ankara'da Ankapol ve Megapol Sinemaları'nda, 8-14 Ekim tarihlerinde Bursa'da Tayyare Kültür Merkezi'nde, 15-21 Ekim tarihlerinde İzmir'de İzmir Sanat ve Fransız Kültür Merkezi'nde, 22-24 Ekim tarihlerinde Kars'ta Kars Kültür Merkezi'nde, 25-28 Ekim tarihlerinde Van'da Van Devlet Tiyatrosu'nda, 29-31 Ekim'de de Kayseri'de gösterimlerini sunacak.

Destekleyenler: Kültür ve Turizm Bakanlığı, Açık Toplum Enstitüsü, Skoda Praha, Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı, Çankaya Belediyesi, Europa Cinemas, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İzmir Sanat, Kars Belediyesi, Van Belediyesi, Kayseri Belediyesi, 100. Yıl Üniversitesi ve Erciyes Üniversitesi, Aras Kargo.

Festival Web Sitesi:
http://www.europeanfilmfestival.com/index.php?ln=tr
There is an English site in the above URL as well!


Pazar, Ağustos 22, 2004

Dün gezdik, müthişti:
"Tasarım Ağı / Ağ Tasarımı"...
Sergiden genel görünüm...


"Şehircilik ile mimarlık, gayrimenkul piyasası ile yerel yönetimler ve devlet, bireyler ile kentler arasında köprü oluşturmak için gerekli araç-fikir-kaynak buluşmasını sağlamayı hedefleyen Urban Probe" ağının Garanti Galeri için hazırladığı çalışmalardan görüntüler:



Mimari, grafik, ürün tasarımı ve kentsel tasarım konulu sergilerden sonra, Garanti Galeri (GG) bu kez sanal dünyadaki tasarım üzerine odaklanmış. Gerçek dünyadan sanal dünyaya uzanan ve giderek büyüyen ağlar, ağ tasarımları ve ağ tasarımcılarının sorgulandığı Tasarım Ağı/ Ağ Tasarımı başlıklı sergi, 10 Ağustos-18 Eylül 2004 tarihleri arasında açık olacak...

Sergide, Tom Klinkowstein'ın yönetimindeki Media A grubunun yanı sıra Urban Probe, D-Fuze, Core77, Media A, ESP Trendlab, Doors of Perception adlı ünlü ağ tasarımcılarının Garanti Galeri (GG) için ürettikleri web tasarımları yer alıyor.

Sergi için özel tasarımlanmış bilgisayar birimleri... Her birinde sergide yer alan projelerin web siteleri var. Aşağıdaki linkleri tıklayarak siz de onları görebilirsiniz:

New York'lu tasarımcı Tom Klinkowstein'ın küratörlüğünü ve tasarımını üstlendiği sergide, 1990-2090 yılları arasında ağ tasarımı ve tasarım ağının gelişimine ilişkin öngörüleri kurgulayan "Ağ Bağlantılı Tasarımcının Hayati Yolu 1990-2090" başlıklı bir çalışma var ki tek kelime ile "müthiş" bir şey!
Bu çalışmayı yalnızca "tasarımcı"ların değil, "Bilgi Çağı" ile ilgilenen "HERKES"in görmesi gerek!
1990 yılında doğduğu varsayılan bu "tasarımcı"nın yaşamında tanıklık edeceği önemli kesitler çember içinde gösterilmiş:
1990-1999 İnternet Çağı'nın Doğuşu (Doğumdan 9 yaşına kadar!)
2000-2009 24 x 7 WI-FI Ağlarının Çoğalması (11 - 19 yaşlar)
2010 -2019 Küresel Saat Diliminin Ortaya Çıkışı (çocuk 29 yaşına
geldi!)
2020-2029 Yapay Zekanın Tasarımla Buluşması (yaş 39!)
2030-2039 Düşük Maliyetli Enerji Yaşamı Sürdürülebilir Kılar (40-49)
2040-2049 Toplumsal Yaşamda Tasarım (50-59 yaşları)
2050-2059 Uygun Fiyatlarda AHY (Aşırı Hızda Yolculuk) (60-69)
2060-2069 Atom Seviyesinden Başlayarak Tasarım: Nano Tasarım
Kitlesel Çapta Ticari Yaygınlık Kazanır (70-79 yaşlar)
2070-2079 Hayattan Çıkış Görüşmeleri Yaygınlık Kazanır (80-89)
2080-2090 Geçici Fizik Alanındaki İlerlemeler Yaşam Uzatmada
İpuçları Verir (90-100)
İzleyicilerin ağda gezinebilecekleri şekilde interaktif olarak tasarlanan serginin küratörü Klinkowstein "Ağlarla imgeler paylaşılır, siteler birbirine bağlanır, koridorun ya da dünyanın öbür ucundaki insanlarla sanal iş ekipleri kurulur, dağıtılır ve yeniden kurulur. Tasarlanacak şeyin ekonomisi ve estetiği de bu süreçte yeniden tanımlanır. Ağa bağlı tasarımcının yarattığı şey, sentetik olmaktan gurur duyar ve kendiliğinden anonimdir. İşleri cilalı ya da el yapımı, parlak ya da kaba görünebilir. Bu işleri ayrıştıran şey, yapılanların görünümü değil, yaratım süreçlerinin seğirmeli ritmidir. Bunun kaynağı da ağın kendisidir." diyor.


Serginin küratör ve yaratıcı yönetmeni Tom Klinkowstein'in eserleri, Paris Pompidou Merkezi (Centre Pompidou), Venedik Bienal'i ve Tokyo Wave Galerisi (Wave Gallery) gibi dünya çapında sanat merkezleri, müzeler ve galerilerde sergilendi.
Andrea Herman, Stefanie Wasserman, Mark Berinato, Reid Hawkins, Samantha Shin, Serginin hazırlanmasında işbölümü yapmış diğer sanatçılar. Bizden onlarla birlikte Esen Karol, Gözde Oral, Cem Akaş, Selva Alganer çalışmış... Basılı Malzeme Tasarım Konsepti Bülent Erkmen tarafından yapılmış, Emre Çıkınoğlu serginin işaret ve broşür tasarımında çalışmış...

Ve Münevver Emiroğlu tabii... GG'nin bize gösterdiklerinin "Görünmeyen kahramanı"...

Bu konu ile ilgili diğer haber ve yorumlar:

Garanti Galeri: İstiklal Caddesi 187, Beyoğlu, İstanbul. Tel: 90 212 293 6371 e-posta: garantigaleri@garanti.com.tr




Salı, Ağustos 10, 2004

Orhan Pamuk bir kez daha New York Times'da

http://www.milliyet.com.tr/2004/08/10/son/sonyas18.html

Yazar Orhan Pamuk'un "Kar" romanının, "modern Türkiye'deki çelişkiler fırtınası"nı yansıttığı ifade edildi.

ABD'de yayınlanan The New York Times gazetesi, Orhan Pamuk'u bir kez daha sayfalarına taşıdı. Pamuk'un "Kar" romanının değerlendirildiği yazıda, romandaki olay örgüsüne ilişkin bilgi verilirken, kitabın "modern Türkiye'deki çelişkiler fırtınası"nı yansıttığı yorumu yapıldı.

Pamuk'un daha önceki kitabı "Benim Adım Kırmızı"da da "ikilik" düşüncesini işlediği anımsatılan yazıda, Pamuk'un, "Türkiye'nin batılılaşma ile İslami değerler arasında kalan ruhunu" ele aldığı ifade edildi.

"ATATÜRK'ÜN DİKTATÖRCE BÜYÜMÜŞ VARİSLERİ"

Yazıda Pamuk'tan, "Kültürel ve siyasi olarak Batılı" diye söz edildi. Ancak, inançları, "Kemal Atatürk'ün, diktatörce ve çoğunlukla bozulmuş olarak büyüyen ve kendi laik kalıplarını büyük çoğunluktaki (türbansız, fessiz ve başörtüsüz) kırsal ve varoş alt sınıflara zorlayan varislerince" dışavurulduğu için Pamuk'un "paramparça olduğu" yorumu yapıldı.

Pazar, Ağustos 08, 2004

Ayse Erkmen'den...


Ayse Erkmen'in eşzamanlı 2 sergisi...(Hürriyet'ten)


Perşembe, Temmuz 08, 2004

"Kültür ve Kimlik": Haziran 2005



Türkiye Kültür Araştırmaları Grubu ve Boğaziçi Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümü ortaklaşa bir Sempozyum düzenlemiş:

III. Kültür Araştırmaları Sempozyumu
Kimlik ve Kültür

14-17 Haziran 2005 tarihinde Boğaziçi Üniversitesi'nde yapılacak etkinlik bir "kültür araştırmaları sempozyumu" formatında. Bu etkinlik hakkında Türkiye Kültür Araştırmaları Grubu'nun web sitesindeki"Kültür ve Kimlik" bölümünden ayrıntılı bilgi edinebiliyorsunuz...

Sempozyum'a verilecek ve en geç 31 Ekim 2004’e kadar gönderilmesi gereken bildirilerin, "Türkiye’de, eski Osmanlı ve Sovyetler Birliği topraklarında, Avrupa, Amerika, Avustralya, Afrika ile İran ve Çin’de Türk kültürleri ile Türkiye kültürleri bağlamında" aşağıdaki konuları işleyebileceği "ama bunlarla sınırlı olmadığı" da belirtilmiş:

- Kültürel kimlik/Etnik kimlik
- Kimlik ve aidiyet/Kimlik ve fark
- Kimlik inşası/“sosyal mühendislik”
- Kimlik ve ulusal kuruluş mitosları
- Ulusal kimlik/ulusal kimlik inşa projeleri
- Ulusötesi kimlik
- Dinsel kimlik
- Dilsel kimlik
- Cinsel kimlik
- Toplumsal cinsiyet/Heteroseksüel/Eşcinsel/Metroseksüel kimlik
- Kimlik tartışmaları bağlamında melezlik/diyaspora/göç/sürgün
- Kimliğin akışkanlığı
- Tarihsel kimlik/tarihte kimlikler
- Kültürlenme (Enculturation)/Kültürleşme (Acculturation)/Transculturation ve kimlik
- Siyasal kimlik
- Emperyal kimlik
- Hegemon kimlik/Madun (subaltern) kimliği
- Özel ve kamusal alanlarda kimlik/kimlik ve özel ve kamusal alanlar
- Çokkültürlü toplumlarda kimlik
- Kimlik ve “azınlık”/Türkiye Cumhuriyeti’nde azınlık olmak/Azınlık üyesi olarak Türk olmak (İran’da Azeri, Çin’de Uygur, vb.)
- Sovyet-sonrası Türk(i) kimliği
- Osmanlı kimliği
- Gurkanlı (Mughal) kimliği
- Devşirme kimliği
- “Sabetaycı” kimliği
- Türkiye Cumhuriyeti’nin oluşturduğu kimlik/Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş döneminde kimlik oluşturma (inkilaplar, yasalar, önlemler, kurumlar, vb.)
- Türkiye Cumhuriyeti’nde etnik kimlikler
- Avrupa’da/ABD’de/Avustralya’da/Afrika’da Türk olmak
- Türkiye Cumhuriyeti’nde yabancı kimlik sahibi olmak
- Eski Osmanlı topraklarında bugün Türk olmak
- Batılı’nın “öteki”si olmak
- “Batılı” kimlik/“Doğulu” kimlik
- Batılı’nın gözünde Müslüman kimliği/Türk kimliği
- Medyatik kimlik
- Siber-alemde kimlik
- Üstkimlik/altkimlik
- Tasarlanan kimlik
- İcat edilen kimlik
- Sınıfsal kimlik
- Terörist kimliği/ Anarşist kimliği/İhtilalci kimliği
- Reformcu kimliği/reform ve kimlik
- “İslamcı” kimliği
- “Tanzimatçı” kimliği
- Kimlik ve ideoloji
- Bölgesel/yerel kimlik
- Mekân ve kimlik/habitus ve kimlik
- “Modern” kimlik/kimlik ve modernite/modernitenin oluşturduğu kimlik
- Kimlik-akılcılık-pozitivizm ilişkileri
- Simgesel kimlik/simge olarak kimlik
- Bellek ve kimlik/kimlik ve anılar
- Anlatısal (narrative) kimlik
- Bedensel kimlik
- Arzu odağı olarak kimlik
- Donmuş/kemikleşmiş kimlik
- Billurlaşmış kimlik
- Kimliğin temsili/temsilleri
- Kimliklerin temsili/temsilleri
- Irksal kimlik
- Toplumsal kimlik/Sınıfsal kimlik/Kimlik ve demokrasi
- Küreselleşmiş dünyada kimlik/Küresel kimlik
- Tüketici kimliği
- Kapitalist kimlik/sosyalist kimlik
- Karayim/Hazar/Yahudi Türk kimliği
- Süryani/Ortodoks/Protestan/Hristiyan Türk kimliği
- Alevi kimliği
- Tarikat üyesi/Mason locası üyesi kimliği
- Profesyonel kimlik/Ailevi kimlik
- Aydın kimliği
- Toplumsal değişim ve kimlik
- Hapishanelerde, tımarhanelerde vb. oluşan tutuklu kimliği
- Kimlik ve popüler kültür
- Tutucu/gerici/statükocu kimlik(ler) ve nedenleri
- “Anadolu kimliği” var mı?
- Kimlik ve “ana anlatılar”
- Muhacir/Göçmen/Mubadil kimliği
- Kimlik kırılması - parçalanması/kırık - parçalanmış kimlik(ler)
- “Hyung-nular”dan bu yana Türk kimliği: evreleri/tarihçesi/kuramları
- Türk kimliği kuramcıları (Yusuf Akçura, Sadri Maksudi Arsal, İsmail Gaspralı, Ziya Gökalp, Mirsait Sultangaliyef, vb.)
- Kimlik değişiminde yaşanan travma (Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından AB/ABD/Kanada /Avustralya vatandaşlığına, Sovyetler Birliği vatandaşlığından Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına/Batı ülkeleri vatandaşlığına, vb.)
- Kimlik oluşmasında etken olarak: dil/medya/edebi metin/ biyografi – otobiyografi - armağan kitapları/ görsel malzeme (sanat yapıtları, fotoğraf, sinema, vb.)/ maddi kültür (artifact, lieu de mémoire, bina)/ somut olmayan kültür - her tür sözlü metin ve miras/ resmî tarih/devlet/ toplumun “ikona”ları/ alfabe/eğitim kurumları/yayınevleri/müzeler/ gelenek/dans – müzik - şarkı, türkü, âşık geleneği/ show business/spor karşılaşmaları/ hukuk/toplum bilimleri)/din (ve kurumları)/aile (ve üyeleri)/ toplum (ve kurumları).

Bildiri özetlerinizi programk@cstgroup.org adresine e-postayabilir; “Kültür Araştırmaları Sempozyumu dikkatine” ibaresiyle +90 212 287 2470’e fakslayabilir; ya da Boğaziçi Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümü, Kültür Araştırmaları Sempozyumu, PK. 2, Bebek, İstanbul (Türkiye) adresine gönderebiliyorsunuz. Daha fazla bilgi için aynı adreslere yazabilir ya da en iyisi http://www.cstgroup.org'a bakıyorsunuz!

Heyecan verici!



Pazar, Mayıs 23, 2004

OIDIPUS SÜRGÜNDE... YA ŞERİF EROL NEREDE?



OIDIPUS SÜRGÜNDE



Studio Oyuncularının sunduğu bu çalışma, Şahika Tekand’ın bir üçlemenin ikinci oyunu olarak çalıştığı, Sofokles’in “Oidipus Kolonos’ta” tragedyasından yola çıkarak yeniden yazıp yönettiği bir oyun. Yapıt festivalde perde açtıktan sonra, “Sofokles’in 2500. Yılı Kutlamaları” çerçevesinde Yunanistan’da sahnelenecek. Oyun, Oidipus hakkında bilinenlerin ve inanılanların kuşkuyla karşılanarak sorgulanmasını ve gerçeğin ortaya çıkarılmasını amaçlayan bir mahkemeye benzetilebilir. Işık tarafından, hem oyuncuların hem de rol kişilerinin kişisel sorumluluk alanlarında, tutumlarını açıkça belli etmek zorunda bırakıldıkları bir sorgulama düzeni içinde, hem sahnedekiler, hem de seyirciler için gerçek bir muhakeme süreci yaratılır. Işığın sorgulayıcı işlevi, Oidipus’un sorgulayıcı karakterini bir oyun kuralı haline getirir. Işık, hem oyunun anlamında saklı bulunan, hem de sahnede tam da o anda varolan gerçeğe ulaşmanın tek aracıdır. Kişisel alanların sınırlayıcılığı, ışığın sorgulayıcı niteliği ile gerilimli bir mahkeme oyunu içinde, Oidipus’un yaptıklarının ve başına gelenlerin ardındaki gerçeğe ulaşılır. Seyirci ışıkla birlikte davranarak, Oidipus’un kuşkusunu ve sorgulayıcı tutumunu bir izleme yöntemi olarak kullanır. Sorar, kuşku duyar, yanıt bekler.

Ortak Yapımcılar Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali, Avrupa Kültür Merkezi Delphi, Studio Oyuncuları.
Yazan ve Yöneten Şahika Tekand
Sahne Tasarımı: Esat Tekand
Kostüm Tasarımı: Esat Tekand
Işık Tasarımı: Şahika Tekand, Esat Tekand
Yönetmen Yardımcıları: Ulushan Ulusman, Utku Gündüz
Prodüksiyon Asistanları: Nedim Zakuto, Özlem Özhabeş, Nilgün Kurtar
Oyuncular: Şerif Erol, Cem Bender, Kerem Karaboğa, Ulushan Ulusman, Arda Kurşunoğlu, Ridade Sarıcan, Özge Dayan, Utku Gündüz
Koro Ahmet Sarıcan, Ozan Gözel, Nedim Zakuto, Nilgün Kurtar, Özlem Özhabeş, Hakan Turutoğlu, Tulu Ülgen, Dilek Atik Meriç, Ali Soyer, Deniz Karaoğlu, Umut Kırcalı, Özlem Bekar, Zeynep Papuççuoğlu, Korhan Soydan, Gökçe Tuncer, Gülşah Karahasan

Kaynak: İKSV Tiyatro Festivali sayfalarından...

......
Bir anekdot:
Dün akşam (22 Mayıs) Enka Oditoryumu'nda Oidipus'un Şerif Erol olduğunu bilmeden izledim bu oyunu. Son anda yetişip, biraz da gerilerde oturmuştuk. Daha ziyade bir "Şahika oyunu" izleme ruh durumuyla gitmiştik zaten, o yüzden oyunun broşürünü de alamadan girmiştik içeriye. Festival'inkini de...
Daha ilk 5 dakika içinde neredeyse transa geçtik... Bu arada Oidipus... "Oidipus'un sesi ne kadar Şerif Erol" diye bir kaç kere düşündüm... Sonra "yok canım bu bir benzerlik sadece" dedim.
Oyun tek kelimeyle muhteşem idi. Ayakta dakikalarca alkışladıktan sonra ancak çıkarken oyunun broşürünü aldım ve ona da bakamadan hareket etmek zorunda kaldık. Çünkü tüm ekiple kokteylde buluşacaktık. Hala broşür çantamdaydı. Dedeman Otel'deki kokteyle katıldık. Tam da o sırada yanımda Şerif Erol belirdi. Onu görünce bir yandan çantadaki broşüre davranırken, bir taraftan da "-Yoksa Oidipus...??"
Her zamanki alçakgönüllüğüyle, "Evet Oidipus bendim" dedi... İşte o zaman Açık Radyo'dan ayrıldığına çok üzüldüğüm sevgili Şerif Erol'un belki de yıllarca sakladığı bu yeteneğiyle tiyatroda devam etmesinin ne kadar önemli bir kazanç olduğunu düşündüm... "İmzala bu broşürü, bu şaşkınlığımı herkese anlatacağım" dedim.
İşte anlattım da!
Şimdi oyunun olağanüstü ışık düzeni hakkında bana yollanacak açıklama metnini bekliyorum. Gelsin, onu da buradan paylaşırız sizlerle...
Binlerce bravo Stüdyo Oyuncularına...

Cumartesi, Mayıs 22, 2004

Semaver Kumpanya'nın yeni oyunu:
MEM ile ZİN




Topraklar değişse de, Ademler ve Havvalar destanların, oyunların ve kulaktan kulağa fısıldanan hikayelerin baş kahramanı olmuşlar. İster İngiltere saraylarında ister Anadolu’da, ister Mezopotamya’da geçen öyküleri, anlamlarından ve masalsılıklarından hiçbir şey kaybetmeden günümüze ulaşmayı başarmış. Mutsuz aşk öyküleridir çoğunlukla bildiklerimiz: Romeo ve Juliet, Aslı ile Kerem, Leyla ile Mecnun ve daha bir çoğu. Hep kavuşamamanın, engellerle gölgelenen aşkın ve sevginin getirdiği acının öyküleridir bunlar. Kavuşabilenler yaşar aşklarını. Kavuşamayanlarsa destan olur, dolaşır dilden dile, ulaşır yaşamdan kitaba, topraktan sahneye. Nevruz’da iki aşk başlar, biri mutlu biri mutsuz. İkisi de aynı derecede seven iki çiftin öyküsü. Kaderinde birleşmek yazan Siti ile Tajdin mutsuz aşıkların öyküsünün satır aralarında kaybolur giderler. Onların birleşmesi Mem ile Zin’in ayrılıklarının vurgusu olur. İki sevgili acı dolu bir yaşamı mezarda birleşerek noktalarlar.



Yazan:Cuma Boynukara
Yöneten:Bülent Emin Yarar – Işıl Kasapoğlu
Sahne ve Dekor Tasarım: Hakan Dündar
Kostüm: Funda Çebi
Müzik: Mazlum Çimen
Dramaturji: Yavuz Pekman, Günay Ertekin
Işık Tasarım: Sema Öztaş
Dans Düzeni: Maral Ceranoğlu
Yönetmen Asistanı: Tansu Biçer
Oyuncular: Sibel Altan, Sarp Aydınoğlu, Asil Büyüközçelik,Banu Çiçek, Bülent Çolak, Emel Çölgeçen, Fatih Dönmez, Özlem Durmaz, Ümit İlban, Serkan Keskin, Sezai Paracıkoğlu, Yavuz Pekman, Ali Savaşçı, Mine Tugay.

Oyunun Süresi: Ara yok bir buçuk saat.

Oyunun prömiyeri 14. ULUSLARARASI İSTANBUL TİYATRO FESTİVALİ kapsamında, 3 Haziran ve 4 Haziran'da ÇEVRE TİYATROSU'nda...
Semaver Kumpanya

Salı, Mayıs 18, 2004

TARİHİ YARIMADA'DA ŞENLİK VAR!

Önce 5 Mayıs'ta "HIDRELLEZ 2004"...



Semaver Kumpanya'nın "KUŞLAR"ı Ahırkapı sokaklarında...


Sonra "Sirkeci Sokak Müzikleri Gecesi"...


Tarihi yarımada aldı yürüyor!
Ne güzel...

Çarşamba, Mart 03, 2004

1001 Belgesel



http://www.1001documentary.org/

Festival sırasında gerçekleşecek yan etkinlikler arasında iki de atölye çalışması yer alıyor. 'Belgesel Sinemada Dijital Teknolojilerin Kullanımı' konusunun tartışılacağı ilk etkinlik 4 Mart, 16.30'da Turkcell Binası'nda; EDN (European Documentary Network-Avrupa Belgesel Film Ağı) Başkanı Ike Bertels'in kendi filmlerinden örnekler sunarak deneyimlerini aktaracağı atölye çalışması da 5 Mart, 16.30'da yine aynı salonda gerçekleşecek. Festival boyunca Fotografevi de dia gösterilerine ev sahipliği yapacak...




Cumartesi, Şubat 28, 2004

www.mimarlikmuzesi.org



Sanal Mimarlık Müzesi, www.mimarlikmuzesi.org adresinde sanatseverlerin ziyaretine açıldı. Yapı- Endüstri Merkezi tarafından sanal ortamda kurulan müze, Türkiye'de yıllardır gündemde olan ancak yaşama geçirilemeyen gerçek 'Mimarlık Müzesi'nin ilk adımı olma özelliğini taşıyor. Dünya mimarlık mirasını oluşturan eserlerin sergileneceği müzede, çeşitli kişi ve kurumların arşivlerinde saklanan belgeler de gün ışığına çıkarılacak.
Ayrıca Türk mimarlığının yurtdışında tanınması için 'www.archmuseum.org' adresinde İngilizce yayına da başlayacak olan müze, mimarlarla yapılan röportajlar, anılar ve yapı öyküleriyle yalnızca 'gezilen' değil, aynı zamanda 'okunan' bir sanal mekân olmayı hedefliyor. Müzede yer alan bütün bilgi ve belgeler dijital kayıt biçiminde saklanarak, mimarlık tarihi açısından çok değerli bir arşiv oluşturulacak.
Müzenin 'galeri' bölümünde 45 günde bir yenilenen tematik sergiler sona erdikten sonra 'koleksiyon' bölümüne alınarak müzenin büyümesi sağlanacak. 'Koleksiyon' bölümünde o güne kadar müzede sergilenmiş bütün obje, belge ve bilgiler, 'yapılar', 'portreler' gibi ana başlıklar altında kullanıcının araştırmasına açık tutulurken, dileyen ziyaretçiler 'galeri' arşivindeki geçmiş sergilere ulaşıp gezebilecekler. Sanat Tarihçisi Derya Nüket Özer tarafından hazırlanan Sanal Mimarlık Müzesi'nde ilk aşamada Mimar Sedat Çetintaş'ın, Prof. Kemal Ahmet Arû'nun, mimar Tan Oral'ın sergileri yer alacak. Araştırmacılara yönelik olarak hazırlanan 'Sahaf' sergisi ise, her sergi döneminde yenilenecek. (Kültür Sanat)

Radikal haberi

Pazartesi, Şubat 16, 2004

Astor Piazzolla'nin şarkılarına ilham veren Amelita BALTAR...
Buenos Aires Ruhunu BuzMarkiz’e taşıyor!

ayrıntılı bilgi: "DANCENTRUM"da...

Tangonun sıcaklığı ve tutkusu 19 Şubat’ta Işsanat@buzmarkiz konser serisinde yer alacak olan Amelita Baltar ve grubu ile İstanbul’a taşınıyor. Arjantin tangosunun en büyük divalarından Amelita Baltar coşku ve hüznün birlikte yoğrulduğu muhteşem müziğinde Buenos Aires ruhunu Buzmarkiz’de yeniden canlandıracak.


Folk şarkıları söylemeye başladığı ilk günlerden itibaren orijinal sesi ve drama yeteneğiyle söylediği her şarkıya ayrı bir özellik kazandırdı. 1968'de ilk uzun çalarıyla Ulusal Disko Festivalinde birincilik ödülü kazanan Baltar aynı yıl Astor Piazzolla tarafından keşfedildiğinde, Piazzola'nın Horacio Ferrer ile birlikte yazdığı Maria De buenos Aires adlı opera eserinde baş rolü üstlendi ve bu, sanatçının uzun yıllar sürecek Piazzola ve Ferrer ile yaptığı işbirliğinin ilk adımı oldu. Amelita Baltar Piazzola ile Latin Amerika'yı bir baştan bir başa dolaştı. 1971'de geldikleri Avrupa’da aralarında Paris Olympia’nın da bulunduğu tüm büyük konser salonlarında konserler verdiler, TV programları yaptılar. Yorumcu olarak pek çok kez "en iyi" seçilen Baltar, Los Pajaros Perididos şarkısıyla Palma de Mallorca ödülünü de kazandı. Piazzola ile yollarını ayırdığı 1975'te yeniden Arjantin'e geldi.

Amelita Baltar müzik kariyerinin yanısıra tiyatro ve beyazperde de başarılı çalışmalara imza attı. Almanya ve İtalyan RAI televizyonu için çevirdiği filmlerin yanısıra, 1990’da yönetmen Agresti'nin davetiyle Hollanda'ya giderek Luba filminde rol aldı. 1979'da Coconoote Grove'da ve bir yıl boyunca da El Club adlı müzikal komedide yer alarak tiyatroya da adım atan sanatçı Şubat 1990'da Paris'te altı hafta boyunca sahnelenen Trottoirs de Buenos Aires adlı oyunda rol üstlendi.

1977'de kariyerindeki diğer bir önemli basamak olan Jorge Luz ile çalışmaya başladı. Birkaç yıl sonra da bir ilke daha imza atarak A. Favero'nun müzikleriyle önce Sao Paulo'da ardından da Buenos Aires'te Tango-Rock gösterilerine başladı.

Amelita Baltar, kendine has sesi ve yorumuyla dünyanın dört bir yanında tangolarıyla herkesi kendine hayran bırakmaya devam ediyor. Juan de Dios Filiberto orkestrasıyla birlikte 30. sanat yılını kutlamak üzere çok özel bir proje olan Amelitango'yu pek çok şehirde sergiledikten sonra 2001 yılında son albümü olan Amelita de Todos los Tangos'u Warner Music'ten çıkardı.

Tarih: 19 Şubat Perşembe 2004
Yer: Buzhol/ Passage Markiz No:360 Beyoğlu Başlama saati: 22:30
Baltar'ın müziğinden bir örnek dinlemek için: ToDoDance



Pazar, Şubat 08, 2004

Amasra Kent Kültürü Araştırmaları Sivil Toplum İnisiyatifi



ÇEKÜL Amasra Temsilciliğinin de içinde yer aldığı çalışmalarını sürdürüyor...
Adres: AKKA STİ


"TERK"


STÜDYO DRAMA TİYATRO TOPLULUĞU



Oyun-Tek Perde - Trajikomik

Yazan ve Yöneten
ONUR BAYRAKTAR

Oynayanlar
DOĞA RUTKAY
GÜRGEN ÖZ, MUSTAFA DİNÇ
ONUR BAYRAKTAR, RANA MAMATLIOĞLU, YELDA BASKIN


İnsanın yaşadığı olayların kendisini ve çevresini nasıl etkilediğini farklı bir bakış açısıyla ele alan, trajikomik bir yapısı olan oyun... Genç karakterinin aile bireyleriyle ilişkisinden yola çıkarak kendi yaşamıyla yüzleşmesini ve yaptığı sorgulamaları kimi zaman trajik, kimi zaman komik bir üslupla yansıtıyor...

17 ŞUBAT SALI SAAT: 21:00 / 24 ŞUBAT SALI SAAT: 21:00
-AKATLAR KÜLTÜR MERKEZİ- Tel: 0212 351 93 84

21 ŞUBAT CUMARTESİ SAAT: 20:30 / 22 ŞUBAT PAZAR SAAT: 15:00
-BİLGİ ÜNİVERSİTESİ DOLAPDERE KAMPÜSÜ- Tel: 0212 393 50 10
(Taksim AKM'den oyuna servisler kalkıyor...)



Salı, Şubat 03, 2004



Milliyet'in "kültüre hizmeti çok önemsediği" zamanlarda, "Kültür Mirasımızı Koruma Kampanyası" sırasında birlikte çalışmıştık... Hasan Özgen'i, Enis Rıza'yı, Nalan Sakızlı'yı, Hakan Aytekin'i, Ahmet Hızarcı'yı, İlhami'yi, Savaş Güvezne'yi... hep o dönemde Arın'la birlikte oluşturulmuş "MTV" çatısı altında tanıdım... Başsağlığı diliyorum sevenlerine...