Perşembe, Şubat 27, 2003

Kültür Bakanlığı'nın web sitesi hakkında...



Serdar Devrim'in, 27 Şubat 2003 tarihli "Hürriyetim"deki yazısı:

Kültür Bakanlığı’ndan bir imzasız yazı geldi



Kültür Bakanlığı’nın sitesindeki (kultur.gov.tr) Fransızca bölümü tenkit ettim, hayır tiye aldım. Site kötü, seçilen konular kötü, konuların işlenişi kötü, kullanılan Fransızca kötü... Örnek olarak Kanunî Sultan Süleyman maddesini verdim, “Lö Kanunî” diye bir yazıyla. Kültür Bakanlığı’ndan bir cevap geldi, daha doğrusu Bilgi İşlem Merkezi’nden. İMZASIZ yazıları bakmadan çöpe atarım, yazışmanın da bir asgarî nezaket kuralı vardır. Ama bu İMZASIZ yazının geldiği yer bir bakanlık, KÜLTÜR Bakanlığı. Cevapsız bırakmak mukabele etmek gibi olurdu, bana yakışmaz.

Gelen İMZASIZ yazıdan bir iki alıntı yapayım önce.

(1) Padişahların isim listesinde Kanunî Sultan Süleyman diye yazmışsınız, Fransızlar anlasın istiyorsanız “Soliman le Magnifique” demek gerekir, demiştim.

Gelen cevap : “Burada söz konusu padişahın adı Kanunî Sultan Süleyman olup... bir özel ismin herhangi bir dile çevrilmesi mümkün olmadığı gibi...”

Ben size Avicenne desem, kim olduğunu anlar mısınız? Ya Tamerlan, Maïmonide, yahut Zarathoustra ?

Halbuki İbni Sina’yı tanırsınız değil mi? Timur’u da, İbn Meybun bin Ubeydullah'ı da, Zerdüşt’ü de herhalde.

Zaten, adet yerini bulsun diye bana itiraz etmişsiniz ama, giriş bölümündeki Kanunî Sultan Süleyman adının yanına da, çaktırmadan, Soliman le Magnifique diye ekleyivermişsiniz, ben yazdıktan sonra.

Artık tek tek söylememe gerek kalmasın, diğerlerini de siz düzeltiverin bari. Mesela Mehmet II’nin yanına bir “Mehmed le Conquérant” ekleseniz iyi olur.

Ama, bilgi işlem merkezinin hakkını da vermek lazım, Kanunî biyografisini süratle elden geçirmişler, Fransızca’sını da biraz iyileştirmişler.

Mesela hayat hikayesinin sonundaki, eleştirdiğim, “Kahraman, kesin kararlı, kuvvetli bir kişilikti ve çevresindekileri mutlu eden bir şansla Tanrı tarafından kutsanmıştı. Şık sarıklar takardı. Zamanında başkentte birçok sarık dükkanı açıldı” saçmalığı atılmış, yerine daha mantıklı bir cümle gelmiş.

Ayrıca Kanunî’nin “küçük ve yassı burnu” da bu arada “kalın, kaba” haline gelmiş ki, biraz daha gayret etseler “kemerli burun” lafını bulacaklar demek ki. (Son düzeltmeleri kim yaptıysa - belli ki Fransızcası daha iyi - sözlükte “aquilin” diye bir kelime bulacaktır. Arayıp da bulamadığı “kartal burun”un Fransızcası budur: “Nez aquilin.”)

Not : Osmanlı İmparatorluğu’nun Fransızcası “Ottoman Empire” değildir, bu İngilizce’dir. Fransızcası “L’Empire Ottoman”dır... Hani eliniz değmişken...
*
(2) “Budin” diye yazmışsınız, Fransızlar bunun neresi olduğunu bilmez, demişim.
Verilen cevap : “Dünyada genel kültürü olan herkesin Paris’i bildiği gibi biraz tarih ve coğrafya bilgisine sahip bir Fransız’da (“da”yı ayrı yazmak gerekirdi ya, neyse) Budin’i bilir.”
Bilmez! Nasıl “biraz tarih ve coğrafya bilgisine sahip olan bir Türk”, eğer Fransızca ve Haçlı Seferleri tarihini bilmiyorsa, Saint-Jean-d’Acre’ın Akka olduğunu bilemezse...

Şimdi “biraz tarih ve coğrafya bilgisine sahip” bir Fransız’a Hanbalık desem bilir mi zannediyorsunuz Hunlar’ın Pekin’e verdiği isim olduğunu?
Ayrıca, ben tenkit ettim diye, Kanunî maddesindeki Budin’i “Boudin” yapmak da sizi kurtarmaz. Tamam Fransızca’da “u” sesi “ou” yazılır ama, “boudin” diye bağırsak ve kandan yapılan korkunç bir yemeğe derler, bir de argoda “şişman aptal” demektir bu.

“Kanunî şişman aptalı ele geçirdi” cümlesi “biraz tarih ve coğrafya bilgisine sahip” Fransız için epey eğlenceli olacaktır, eminim.
*
Gülüyorum ama verdikleri cevabın altına imza atamayan insanlar benim muhatabım değil.

Bakan Bey’den bir ricam var:

Kültür Bakanlığı sitesindeki Fransızca bilgiler bir rezalet. Konu seçimi korkunç. (Ayrı bir yazıda örnekler vereceğim.) Konuların işlenişi facia. Fransızca felaket.

Tenkit yazımdan sonra, mesela, Kanunî maddesi epey düzeltilmiş.

Çalışanlarınızın “hatalarımızı gördük, düzeltiyoruz” diyemeyeceği anlaşıldı. Zaten öyle bir beklentim de yok.

Ama ben Fransızlar’ı iyi bilirim. Sitenizi okuyanlar ya çok gülecekler ya da Türkiye’yi ilkçağda yaşayan bir toplum zannedeceklerdir.

Maksadınızın bu olmadığına eminim.

*

Bana gelen İMZASIZ yazıda denmiş ki: “Bizim amacımız Bakanlığımız WEB Sitesi aracılığı ile Türkiye’yi kültürel, tarihî ve sanatsal öğelerini ön planda tutarak tüm dünyaya tanıtmaktır.”

Ayrı bir yazıda, WEB sitenizin “kültürel, tarihi ve sanatsal öğelerini ön planda tutarak” Fransızca konuşan dünyaya NASIL BİR TÜRKİYE tanıttığından örnekler de vereceğim.

Serdar DEVRİM
Gazeteci
Hürriyet - Hürriyetim


* * *
Dipnot : Bir okurum da soruyor bu arada : “Hadi çeviri hatası falan der Kanuni olayını anlayabiliriz ama Kültür Bakanlığı sitesinin İngilizce sayfalarında satılan Türkçe kitabı hangi yabancı alır, bunu lütfen açıklayabilir misiniz?”
Kolay, açıklarım : Nasıl “Dünyada genel kültürü olan herkesin Paris’i bildiği gibi biraz tarih ve coğrafya bilgisine sahip bir Fransız da Budin’i bilir” ise, “biraz tarih ve coğrafya bilgisine sahip bir İngiliz de” Türkçe kitabı okuyuversin...



"Kıralın elbisesi" babında güzel bir yazı örneği...


Hiç yorum yok: