Salı, Mart 26, 2002

Bir kesişim: Radyo – İnternet




Bir kamusal alan olarak yaşama girdiğinde, radyo bir devrim olarak nitelendirilmişti. İnternet ise bugüne kadar hayatımıza giren iletişim araçlarının içinde en gelişmiş etkileşim olanaklarını sunanı kuşkusuz... Radyo ile internet’in kesişim noktalarını bu bağlamda irdeleyen harika bir kaynak var; “Cogito”nun “İnternet; Üçüncü Devrim?” başlıklı son sayısında , Mick Underwood’un “Kamusal Alan Olarak İnternet” makalesi. “Cogito”nun tüm sayılarına internet’ten ulaşılabiliyor, ancak, Mehmet Küçük’ün çevirisiyle yayınlanan bu yazı henüz taşınmamış. (Bu arada Yapı Kredi Yayınları’nın son zamanlarda internet’teki izdüşümünde geçen yıllara oranla “olumlu-ötesi” bir gelişme yaşandığını, yalnız Cogito’nun değil, yayınların tümünün , YK Kültür Sanat’ın , “Kitap-lık” ın , “4.Kat”ın , “Sanat Dünyamız”ın da "ulaşılabilir" kılındığını belirtmekte yarar var...)

Underwood, sözkonusu makalede, radyo ve diğer kitle iletişim araçları ile kıyasladığı internet’i diğerlerinden ayırdeden en önemli özelliğin, her konuda “kendi duyarlığını dile getirme olanağı” olduğunu ileri sürüyor.

“... Ayrıca, Internet’in demokratik toplumlara sunabileceği potansiyel olanaklar hakkındaki bu kapsamlı ve bazen çatışmalı görüşler, bana öyle geliyor ki, savunulmaya, kampanyalar düzenlemeye, büyük medya şirketlerinin ve hükümetin müdahalesine karşı sahip çıkmaya değer....” diyen Underwood, ABD Anayasası’nın ilk ek maddesiyle koruma altında bulunan “düşünceyi açıklama özgürlüğü”nün altını çiziyor...

Sonuçta bir “metin” olan anayasa içinde neyin nerede yer aldığı da önemli ve bu bağlamda sözügeçen Anayasa’da bu özgürlüğün “en başta” yer almasının, bununla verilen üstü örtülü mesajın önemi büyük. Peki, zamanında bu Anayasa hazırlanırken, “bizim” de payımız olduğunu duymuş muydunuz? Bu Anayasayı kaleme alan Alexander Hamilton’un, son kullanıcısının “bizler” olduğu Anadolu uygarlıklarından nasıl esinlediklerini anlatan metinleri yönetimbilimci Kutlu Merih, "Likyanet" sitesine koymuş.

Düşünmeye değer, öyle değil mi?

Öyleyse, işte tam bunun için kurulmuş bir site: Açık Radyo’nun Açık Site’si! “Kâinatta uygarlık kurabilecek kadar yüksek zekâ düzeyine sahip olan tek türün, gezegeni, hayatı, ve - tabiî - kendisini de ortadan kaldıracak kadar budala olmadığını ispat etmek için düşünmek, türümüzün biyolojik bir ‘hata’ olmadığını ispat etmek için düşünmek... Belki de hiçbir zaman şimdiki kadar düşünüp taşınmaya ihtiyacımız olmamıştı...”

Yayın: 21 Mart 2002, Milliyet Kültür ve Sanat Eki


Hiç yorum yok: